Bu iki kelimeyi de Türkçe'de kullanıldığından farklı anlamda kullanıyorum. Aktör sahne sanatlarıyla ilgili değil, daha geniş şuurlu fail anlamında, otomat dediğim apartmanların merdiven boşluğunda yanan zaman ayarlı ışık değil, ne yapacağı önceden belli eyleyici (agent) anlamında.

Memleketimizde ne yapacağını, ne söyleyeceğini önceden bildiğimiz insan sayısı haddinden fazla. Önüne bir konu geldiğinde, hizasını şuuruna danışmadan seçen. Bunlar genelde bir üst mertebedeki aktörlerin elinde oyuncak. Eğer bir insanın bir durumda nasıl davranacağını aşağı yukarı biliyorsanız, durumları ayarlayıp, provoke ederek onu istediğiniz amaca uygun kullanabilirsiniz. Aktörlerin idare edilmesi zor. Bununla beraber bir insanın bütün durumlarda aktör, bütün durumlarda otomat olması mümkün değil.

Bu iki kutup, güven ve özgürlük demek. Bir insanın ne yapacağını önceden biliyorsak, ona güvenimiz artıyor ancak bir insanın özgürlüğü de otomat gibi değil, aktör gibi davranabilmesinde. Etrafına hiç güven vermeyen kişinin aktörlüğüne delilik diyoruz ve etrafının her durumda güvendiği insanın da zihnen artı değer üretmesi zor. Her insan bu iki kutbun arasında bir yerde, bazı konularda ne yapacağı belli ve bazılarında şuuruna danışabiliyor.

Modern zamanlar bize insanların mümkün olan her konuda aktör olmak istediklerini söyledi, ancak insanların hizaya girmesini tesis edecek medya ve sair cihazların gelişmesiyle, insanları otomatlaştırmak da kolaylaştı. Onlara özgürlük veriyormuş gibi yapıp, bir yandan zihinlerini yalan ve yanlışla besleyerek otomatlaştırabilirsiniz. Bu iki kutbun mücadelesi herhalde tarihin sonuna kadar devam edecek.