Dün sanırım yayınlamadığım bir yazı yazdım, ihtilal tarzı işlerle ilgili. Taslakların arasında vardır ama şimdi açıp da ne yazdığımı okumak işime gelmiyor. Yeniden yazmak daha kolay.

Yalnız ne yazdığımı hatırlamıyorum, Aziz Thomas Aquinas hazretlerinin ismini geçirmiştim bir yerde, belki bu yüzden yayınlamak nasip olmadı.

İhtilal ihtilali getirir, kılıçla gelen kılıçla gider tarzı bir şeyler söylüyordum sanırım. Bunu sıkıcı bir üslupla anlatıyordum, neticede kendim de sıkıldım ve yazıyı okumayı bıraktım, okumadan yazmak mümkün değil. Kendini sıkmadan okuru sıkmak.

Çünkü, sevgili ve aziz hemşehrilerim, ben aslında bu yazıları kafamın içindeki bir kağıttan kopyalıyorum, sağ gözümün ekrana bakmayıp, sağa doğru kayması, bir yandan beynimin o kısmına denk gelen yerdeki yazıyı okumamdan, sol gözüm de, maşallah bukalemun gibiyim, ekrana yazıyor, yani, sağ göz okur, sol göz kopyayı kontrol eder,

Arada bir dilime ayetler takılır, şimdi de, ayeti dilime dolandı. (Taha 51) Öncekilerin hallerini soran Firavun’a, onların bilgisinin Allah katında olduğunu söyleyen Hz. Musa’yı anıyorum.

Halbuki zamanımızda bu konuyla ilgili ne çok kavga var, tarihte ne olduğunun kavgasını vermek için ne çeneler tutuluncaya kadar konuşuyor, bir de onu düşünüyorum. Allah bilir en son söylenen söz, halbuki başta söylense, bir çok mesele kendini çözecek.