Memleketimizde muhalefet aslında muhal evet anlamına gelir, tek bildikleri kimin muhalifiyseler ona hiç bir şart altında evet dememektir.

Bir takım faydaları olduğu kesin, birilerinin muhalif olabileceğini göstermek bunlar arasında, duruşlarının elverdiği ölçüde yanlışları da ikaz edebilirler.

Velakin ne için muhalifsiniz? ve nereye gitmek istiyorsunuz? denildiğinde verecekleri mamur ve mükemmel bir cevap yoktur. Hele bir yıksınlar düzeni, hele bir sarsılsın Kapitalizm (veya her neye karşı savaşıyorlarsa, o) elbette nelerin yapılacağı bellidir.

Gerçekte bir fikirleri yoktur, ne yapacaklarını biliyormuş gibi konuşmaları bundandır, ne yapacağını bilen insan hasmının her ak dediğine kara demez. Arada sırada gri de der, yeşil de der, hatta doğruya doğru dediği bile olur, ancak kör muhalefet bir şey bilmediğini ve gerçekte dünyayı değiştirmeyi beceremeyeceğini körkütük inadıyla gösterir.

Bizde muhalefet böyledir. İslamcısı da böyledir, sağcısı da böyledir, solcusu da böyledir; neticede dönen düzen çok büyük bir değişiklik göstermez, belki bir iki replik değişir, belki sahnede bir iki koltuk kaybolur ama sonunda birileri kazanacak, birileri kaybedecektir. Muhalefetin de asıl derdi kazananlardan olmaktır, kazanan olduklarında birilerinin kaybetmiş olması umurlarında değildir; çünkü zaten, hayatın tabiatı budur.

O sebepten, değil tavuk yumurtası, dinozor yumurtası atsalar, öğrencilerimizin göstereceği muhalefet, büyüyüp o yumurtaları temizlemeye başlayıncaya kadardır. Ondan sonra eleştirdikleri, yumurta attıkları, tükürdükleri, yakasından tutup alaşağı ettikleri adamlar gibi davranacaklardır. Çünkü muhalif olduğu zaman bile aklında yeni bir senaryo olmayanın, muktedir olduğunda senaryoyu değiştirebilmesi mümkün değildir.

Bu ülkede senelerce düzenle barışmamış, hala pek barışık olmayan adamların, hükümet olarak gerçekte sadece düzeni sağlamlaştırmalarının sebebi budur. Akıllarında ham hayaller ve bir takım sloganlardan başka bir şey yoktu ve hiçbir hayal gerçeğin sıcak vaadleri karşısında kalıcı olamaz. Zamanında, yıkacağız da, ne yapacağız? diye sormadıkları için, yaptıkları şey, karşı durdukları düzeni biraz daha yenir yutulur hale getirmek olmuştur.

[Gece Dikilen Ağaç]