Yol. Her zamanki gibi yalnız. Tek farkı gece karanlığının parlaması, her şey bir negatif filmden görünüyor gibi.

Sağ tarafta bir tepe yanaşıyor, ardında bir ağaç. Ağacın ardında bir vadi, iki üç koyun kendi kendilerine otluyor, çoban yok. Bir su sesi duyuyorum ama nereden geldiğini bilmiyorum, yerin altı, yerin üstü, sadece varlığını bildiğim bir su.

Vadide bir patika uzanıyor. Çok az bir kısmını görüyorum. Nereye gittiği konusunda bir fikrim yok.

Ağaca dokunmak istiyorum, konuşmak ister gibi bir hali var. Kabuğu pütürlü, yarık, dokusu kaygan, tuhaf bir ağaç. Dalları kalın olmasına rağmen gökyüzü görünüyor. Gövdesine sarılıp yukarı bakıyorum ve sanki bu ağaç göğün ardına kadar uzanıyor.

Ağacın en yakın dalı bile uzakta. Tırmanmak mümkün değil.


Simsiyah bir damla, boşlukta asılı duruyor, civa kadar yoğun, boşluk kadar karanlık.

Bu siyah damla bir mürekkep damlası, belki yazdıklarımın hepsi bu kadarcık mürekkep ediyor ve silinmesi imkansız bir kirlilikte. Hangi su temizler mürekkebi?

[Geçmişin Uğultusu]