Silinmek, cana hohlamak, sonra silinmek istiyorum. Parlasın, değmesin lekeler.

Seğirmelerimi soruyorlar, geçti diyorum. Eski cengaverlerin at koşturması gibi, yüzümün bir köşesinden başlayıp, diğer köşesine yürüyen bir seğirme. Sanırım kimse görmedi beni.

Einstein hakkında bir film seyrettik, bir zamanlar her şeyini öğrenmeye çalışırdım, sonra ne oldu, ne ara bıraktım büyük adam olma iştiyakını ve küçüklere, sadelere yöneldim bilmiyorum. Bunu da becerebildiğim söylenemez, kendimi dolu küvetin içine bırakır gibi kaderin elinde boğulmaya bıraktığımı ve kafam suyun dışındayken net görülen yüzlerin suyun altında giderek birbirine benzediğini ve suyun altında nefesimi ancak kırk saniye tutabileceğimi biliyorum.

Kimsenin hayali hiç olmak değil, bize bu propagandayı yapan kimdi hatırlamıyorum ama insan hayallerini tükettiğinde hiç olmak istiyormuş gibi yapıyor, halbuki ekmeğin alınsa öleceksin, insanoğlu, garipliğin triplerinde, ayağındaki ayakkabıyla sonsuzluk dağlarında gezmeye çalışır. Ayakkabının da Heidegger marka olanı varmış ve bir de Nietzsche.

Niçe daha kolay, hem ne farkeder, ölmüş adamın adını yanlış yazınca mezarından kalkıp gelecek değil, bıyıklarını çoktan yemiştir toprak, o pos bıyıkların arası…

En iyi yazar, yazar olmaktan utanandır demiş, nerede demiş, kim için demiş bilmiyorum, yazar olmaktan utanmıyorum, çünkü değilim ama yazmaktan utandığım, yazdıklarımdan utandığım çok oluyor. En iyi de, hani diyorlar ya, hüsnütabir veya aslında hünsatabir, her tarafa çevirebileceğin bir öküz, boynuzlarına astığın boncuk.

Keşif garip bir duygu, kendini keşfeden insanın, hele başkasında keşfeden insanın; Hinduların hakikat hakkında söylediklerini benden kopya çekmiş gibiler diye okuyacak bir adamın, Şeriati okurken bu sefer kendini kopya çekiyormuş gibi hissetmesi… Küçük işlerin peşinde, bir ruh, insanlar arasında bir öksürük olarak gezmek.

Reşah, kaynak demek, öyle olması gerek, sadece Google bana rüşvetle alakalı bir şeyler söyledi, diğer Arapça sözlükler ahraz, hayır, kaynak, ayn-el-hayat, ne rüşveti? Yoksa siz hayatı rüşvet mi sanmıştınız?

Fiş çekildi ve ruh yığın yığın karanlıkta kaldı.