Gündemle alakam markete ekmek almaya gidince gazete manşetlerine rastgele bakmaktan ibaret şu sıra. O sebeple ayrıntısından haberim yok ama (hali hazırda Internet'im olmadığı için link veremediğim) bir blogda ne bakanı olduğunu hatırlamadığım Suat Kılıç'ın Evrim Teorisi'yle ilgili bir sözü aktarılıyordu. Evrim'i tabii ki sansürleyeceğim diye başlayıp, yukarıda Allah var diye biten. (Gündemden bu kadar uzak olduğum halde konuyu bağlama gayretimi takdir etmelisiniz.)

/Evrim teorisine inanıyor musun?/ diye bir soru var. Bir kere eğer konu inanç konusuysa, hayır, inanmıyorum. Benim inancıma ihtiyacı varsa, inanmıyorum. Bununla beraber biliyorum ki bu teoriden başka türlerin oluşmasını açıklayan teori yok.

/Yaratılışçılık/ bir teori değil. Canlıları Allah yarattı demenin muhalifinden cansızları Allah yaratmadı çıkar ve bu da yaratışçılık denen mevzuunun göründüğü gibi olmadığını işaret eder. Yeryüzündeki varlıkların bir kısmının yaratılışına Allah'ın özel bir önem verdiğini düşünen itikat kitaplarından durumuna bir baksın. Ben en son baktığımda Allah özenmiş de yaratmış demek, elfaz-ı küfür arasında sayılıyordu.

Allah canlılar için de, cansızlar için de bir adetullah koymuş. Eğer canlıların türlere ayrılması bu adetullahın içinde, belli şekillerde gerçekleşiyorsa bunu inkar etmek Fizik kurallarını inkar etmek gibidir. Onun izni olmadan bir yaprak yere düşmez diyoruz ama bu yere düşen yaprağın Fizik kanunlarına riayet etmediği anlamına gelmiyor. O insana konuşmayı öğretti dediğimizde de insan konuşacak zihni mertebeye evrimleşti demekle çelişmeyiz.

Allah'ın yaratması daimidir. Her an yaratmadadır. Tuşlarına bastığım klavyenin ekrana yazıyı yazdırmasını da, bir bakterinin bölünürken mutasyona uğrayıp yeni bir tür bakteri olmasını da yaratmaktadır. İnsanın kalıtımını da, genlerini de, hücrelerinde meydana gelen (ve adına kanser dediğimiz) mutasyonları da, insan henüz anılacak bir şey değilken meydana gelen milyarlarca türün çiftleşip yeni canlılar doğurmasını ve bunların bir kısmının yaşayıp, bir kısmının yok olmasını da o yaratmıştır.

Bilimsel teorilerde içerik açısından sorun olabilir. Bugün New Scientist'te okuduğum bir haber Neanderthaller'in yok olmasına sebep olarak büyük av hayvanlarının yok olmasını gösteriyordu. Homo Sapiens'in ataları balık ve tavşan gibi ufak canlıları yakalayacak kadar zeki iken, Neanderthaller kaba kuvveti tercih edermiş. Bunu mağaralarda bulunan hayvan kemiklerine dayandırıyorlar, Neanderthaller'in ortadan çekilmesiyle, mağaralarda tavşan kemiklerinin artması aynı zaman dilimine denk geliyormuş.

Şimdi böyle bir bilgiye karşı hangisi sebep, hangisi sonuç? şeklinde itiraz gelebilir. Belki arada hiçbir ilgi yoktur. Belki tamamen bilmediğimiz bir faktör söz konusudur. Belki şu ana kadar dikkati çekmeyen bir saik vardır. Belki Neandarthaller arasında çıkan bir hastalık hepsini kırmıştır, yedikleri bir şey dokunmuştur, depresyona girecekleri tutmuştur, yeryüzünün ilk soykırımına maruz kalmışlardır, erkekler kadınları dövünce, kadınlar birlik olup Sapiensler'e kaçmıştır falan.

Bir başka haber ise Amerika'da bulunan Perry isimli bir zencinin Y kromozomuyla ilgiliydi. Yeryüzünde yaşayan tüm erkeklerin Y kromozomu, 140.000 sene öncesindeki tek bir insana dayanıyor. Biyolojik Adem diyorlar. Perry'nin Y kromozomu ise bu soy ağacından değil, 338.000 yıl önceki başka birinden izler taşıyormuş. Bunu insan türleri arasında gen transferi olmasına bağlıyorlar. Bilinen modern insan fosilleri 195.000 yıl geriye kadar gidiyor çünkü. Bu kadar eski bir Y kromozomunun başka bir türe ait olması gerekiyormuş.

Bilim modellerle ilerler ve bu modellerin sebep sonuç zinciri içermesi gibi bir şart vardır. Modeller eksik olabilir, yanlış temellere dayanabilir, doğrulayacak yeterli gözlem veya imkan olmayabilir. Bununla beraber modelleri inkar etmek için daha iyi modeller önerebiliyor olmak gerekir ve bu önerilen modellerin de yanlışlanabilir bir takım iddialar içermesi gerekir.

Evrim Teorisi doğru olmayabilir, tamamen yanlış olabilir, açıkladığı şeyleri daha iyi açıklayan bir başka model bulunabilir. Bugün ak dediğine yarın kara diyebilir. Mutasyonların çok da rastgele olmadığına dair bilgiler ortaya çıkar. Şu an haberimiz olmayan (elektrik gibi) bir başka enerji türünün canlılıkta rol oynadığı, DNA kopyalanırken ortaya çıkan hataların belli bir mantığı olduğu ortaya çıkar vs. Bunların hepsi teoriyi olgunlaştırır, canlılığı açıklamaya yardımcı olur.

/Yaratılışçılık/ dediğimiz akımda böyle bir model var mı? Allah öyle yaratmış dışında söyledikleri bir şey? Evrim Teorisi doğru değil diyelim hadi, peki doğru olan ne? Canlıların adetullah dışında kalması mı? Bilimin canlılarla uğraşmaması mı? Nasıl oluşmuşuz? sorusunun cevabının sadece Allah öyle yaratmış olması mı? Nedir bu model?

Böyle bir model yok. Varsa yoksa milyon sene önce de böyleydi, hala böyle diye bir takım fosil resimleri gösterip halk avcılığı yapmak var. Allah'ın kudreti suyu yokuş yukarı akıtmaya yettiği gibi, canlıları tek bir kerede yaratmaya da yeter. Bununla beraber su nasıl mecraında akarsa, canlılar da belli şekillerde oluşur.

Buna sadece bir teori diyenler var bir de. Sayılar Teorisi de sadece bir teori ama Internet'te adres çubuğunda yeşil kilit resmi görünce güvenip alışveriş yapıyorsun. /Sayılar Teorisi sadece bir teori, o sebeple büyük sayıların asal bölenlerini bulmaya dayanan SSL'e güvenmiyorum/ diyen birini görmedim daha.

Biliyorum, meselenin en can yakan kısmı, (şimdi hatırladım) bakanın da andığı maymun kısmı. Maymundan geldik deyince nevri dönüyor bazısının. Türkler kurttan, diğerleri maymundan desen bu kadar karşı çıkan olmaz, bilakis en birinci evrimciler biz oluruz.

Bir kere günümüzdeki maymunlarla, iki milyon yıl önceki hominidlerin atası ortak diye bir şey söyleyince buradan senin deden maymunmuş anlamı çıkmaz. Alınmana gerek yok. Kitab-ı Kerim'de de (Tevrat'ın aksine) bir yaratılış hikayesi yok. Olsa da müteşabih kabul edilirdi herhalde. Mustafa Sabri Efendi'nin dayanmaya çalıştığı sizi bir tek nefisten yaratan rabbiniz ayeti var. O da yanlış değil, insanların atasının ortak olması evrimle çelişen bir konu değil. Kısacası imanın şartlarından değil evrimi inkar etmek.

İkincisi ve daha önemlisi şu: Kitabımızda beni ateşten yarattın, onu topraktan yarattın diye kibirlenen biri anlatılır. Biz maymunla bir olamayız diyenlerde bu kibirden işaretler görüyorum. İnsanın topraktan yaratılması tabiri caizse ucuzluğunu anlatmak için temsildir. Bununla övünüp, sımsıkı sarılacağı herhalde ateşten yaratılanın bile aklına gelmemişti.

Üçüncü mesele ise şu: Evrim'in yanlış olması dini hiçbir şeyi isbat etmez. Dindarlar kendilerini biyolojiye karşı konumladıklarıyla kalır. Genetik bilimi muhtemelen bu yüzyılın matbaası olacak. İnsanlara onu doğru öğretmek için, türler arasındaki farklılaşmayı ve yeni türlerin ortaya çıkışını da açıklayan bir model gerek. Ya bu model yanlıştır ve daha iyisini bulmanız gerekir, ya da bu model doğrudur ve anlayışınızı değiştirmeniz gerekir. Kuşe kağıda kuş resmi basarak kendini kandırdığınla kalırsın.

Her nesil anlayışıyla imtihan ediliyor. Ya anlayışını hakikate yaklaştırıyor, ya hakikati anlayışına yaklaştırmaya çalışıyor. Bu ikinciler hakikat insanların keyfine ve kibrine göre değişmediği için yaygara ettiğiyle kalıyor. Birincilerden olabilmek lazım.

[İslam ve Teslim]