Büyük bir ağaç. Binbeşyüz yıllık. Dalları geniş. Yaprakları çok. Hala yeşil. Etrafı yangın yeri olsa da yeşil. Kuruyacağını iddia edenler çok olmuş ancak kurutamamışlar.

Bu ağacın yapraklarının bazısı, ağacın doğru yerde olmadığını, başka bir muhite taşımak gerektiğini, en azından kimi dallarının kurumayı hakettiğini söylüyor.

Dalları arasında çekişmeler olmuş. Kimi dallarını erkenden budamışlar. Kimini melikler budamış, kimi de yaprak açamadığı için veya diğer dalların gölgesinde kaldığı için güdük kalmış.

Şimdilerde, yaprakların kuruyacağı endişesi var. Kimisi yaprakların sıhhatinin iyi olmadığını, çokluğunun aldatmaması gerektiğini, çoğunun batıdan gelen bir bit cinsince hastalandığını söylüyor. Kimisi yaprakların kısa sürede döküleceğinden bahsediyor.

Bu ağacı yerinden oynatmak gerektiğini konuşanlar da var. Artık güneş alamadığını söyleyenler.

Ağaçtan memnun olmayanlar da yaprak neticede. Kimisi bu ağacı değiştirmek uğruna kendini köklerine doğru bırakıyor. Ağaçtan ayrıldığında, sanki ona faydası olacakmış gibi. Belki aralarında yeni bir ağaç umudu olanları da var. Bilemiyoruz.


Fıkıhtaki re'y meselesi hakkında okurken aklıma geldi bu ağaç. Ağacın dalları arasındaki ihtilafları düşündüm. Bunların çoğu üzerinde durmaya değmeyecek cinsten, doğrusu olmayan, ancak belirlenmesi gereken cinsten hükümler.

Yenilenmek istiyoruz ancak nasıl? İnsanlar ağacı yeniden dikme hevesinde. Ağacın ancak Cebrail tarafından dikilebileceğinden habersiz görünüyorlar.

Bazısı bazı dalları kurutmak hevesinde. Bunların gerçek ağacı temsil etmediğini iddia ediyorlar.

Bazısı bu dalları kurutmak da değil, budayıp atmak hevesinde. Onlarla aynı ağaçta bulunmaktan utanıyor olmalı.

Bazısı ağacın çok yaşlandığını, gençleştirilmesi gerektiğini söylüyor. Nasıl? Yaşlı bir ağacı nasıl gençleştirebilirsin?

Bir yaprağın ağacı kesmesi mümkün olmadığına göre, ağacı budayıp, yeniden başlamaktan bahsedenlerin kafası nasıl çalışıyor?

Bir yaprağın olabileceği, o da ancak çok iyi bir yaprak olursa, bir dalın tomurcuğu olmak. Belki kendisinden bir filiz doğar ve belki o filiz diğer tüm dallardan daha yeşil olur ve belki ağaç o filiz sayesinde daha büyür. Ancak hiçbir yaprağın elinde, o ağacın diğer dallarını bertaraf etme imkanı yok.

Herkesin ağacın henüz bir fidan olduğu zamanları hatırlatıp, bunun yeniden mümkün olduğunu söylüyor. Henüz üçyüz yaprağı olan zamanları anıp, bir milyar yapraklı günlerde de o kadar dinamik olmaktan bahsediyor. Hayır. Büyüyen ağaçlar o kadar hızlı boy atamaz. Her tarafa doğru genişler, dalların kimi doğuya, kimi batıya, kimi güneye, kimi kuzeye doğru uzar.

Yaprakların pek çoğu ağacı güneşin mi, Allah'ın rahmetinin mi büyüttüğünü bilmiyor. Eğer birincisi ise, maslahat ve re'y kolay. İnsanları günün şartlarına uygun, ekonomi insanı haline getirir ve güneşten daha çok nasiplenmelerini sağlarız. İkincisi ise, ağacın yeşilliği güneşe değil, belki güneş ağacın yeşilliğine bağlı.

Tanrımız güneş mi, güneşin tanrısı mı, bileceğiz.

[İslam ve Teslim]