Bu savaş neden çıktı?

Geçenlerde Kemal Burkay'ın PKK'nın neden savaştığını biz Kürtler anlamadık, siz Türkler anladınız mı? dediğini okudum bir yerde.

Valla dedim kendi kendime, ben de anlamadım. Konuyla ilgili yazılmış her şeyi okumaya ne zaman ne sabır bulabiliyorum ancak HDP 80 milletvekili çıkardıktan sonra PKK'nın neden savaş çıkardığının açıklaması, yalınkat bir yerde yanardağ patlasa ondan bilecek beyazlarca «Erdoğan 400 vekil elde edemediği için savaş çıkardı» diye belirlenmiş anladığım kadarıyla.

Bunun ne kadar makul olduğunu düşünüyorum. Hayır, neden 400 vekil için veya başkanlık için böyle bir risk alabileceğini anlamıyorum. Tayyip Erdoğan bunu yapmaz diyecek kadar tanımam, ancak böyle bir riski almanın eldekini de götürebileceğini bilecek kadar aklı başında olduğuna inanırım. Her savaş belirsizlik içerir, şehit cenazelerinin oy artışına sebep olma ihtimali kadar, olanı kaybetmeye sebep olması da muhtemel.

Dahası Erdoğan'ın mevhum meylinin bu savaşı çıkarmaya yetip yetmeyeceği de ayrı bir soru ve bunun da cevabı bende hayır. Velev ki beyazlarımızın şehvetengiz temenniyle gerçeği karıştırma alışkanlığına kapılıp, Erdoğan'ın silaha dönmek istediğini kabul etsek bile, PKK'nın da bunu istemesi gerektiğini kabul etmek gerekiyor. Eylemsizlik sürecinde, hatta seçimler boyunca kendilerine önemli bir alan tanınmış silahlı grupların savaşa girmesi, yeniden silaha başvurması için Erdoğan'ın istemesinden fazlasına ihtiyaç var. Eğer Cemil Bayık'ın Erdoğan'ın adamı olduğuna inanacaksak, pekala Mars'tan geldiğine ve Türkleri köleleştirmek istediğine de inanabiliriz. Bahusus soru o sebeple Erdoğan istedi de çıktı diye cevaplanabilecek bir soru değil. Yaygaramatiklerin ve gönüllü kuklalaların inanmak istediklerine inanmaları sadece kendi takıntılarının işareti.

Erdoğan'ı şeytanlaştırma yoluyla en çok tanrılaştıranlar muhalifleri. Herhalde isterse PKK'yı harekete geçirtip, istediği tarafa yönlendirebileceğini düşünüyorlar. Cinnet hali. PKK bu savaşa bir süredir hazırlanıyor olduğunu ve teammüden başladığını gizlemiyor. Onların fiilinde Erdoğan'ın dahlini görmek için hayli derin bir fantazi dünyasında yaşamak lazım.

Yine de bu savaşın neden çıktığının açıklanması hala ihtiyaç. Görüşmeler topal aksak da olsa ilerliyordu. Kürtlerin özerkliği de dahil pek çok konu halkın kabulüne mazhardı. Halk bunu kabul etmeye başlamış, federasyon düşüncesi yavaş yavaş kök salmaya başlamıştı. Sloganlar dışında kimsenin pek anlam veremediği bu savaşın sebebi ne?

Birinci kabulüm şu: Erdoğan bir tanrı değil. Öcalan da değil. Bunlar ve diğerleri, diğer tüm aktörler, örgütler, istihbaratçılar ve sair kişiler etkileri sınırlı insanlar ve kurumlar. Normalde bu malumu ilamdan başka bir şey değil, üzerinde düşünülebilecek bir konunun başına bunu yazmanız gerekmez. Ancak insanların hal ve tavrı o haldeki, sloganlarına mevzu ettiklerinin etten kemikten fani insanlar olduğunu unutuyorlar. Hatırlatmak gerekiyor.

İkinci kabul şu: Bir tarafta Erdoğan, diğer tarafta Öcalan olmazsa bu barış gerçekleşmez. İki tarafta da bu ikisinden başka barışı kitlelerine kabul ettirebilecek kadar siyasi güç ve nüfuz sahibi kimse yok. O sebeple 7 Haziran seçimlerinden önce Erdoğan'ın hedef alınması ve seçimden hemen sonra asmayacağız, yargılayacağız gibi hayli barışçı mesajlar vermeye başlaması sürecin iptalini ilan eden bir adımdı. Demirtaş böylece Erdoğan olmadan da barış yapabileceğini, karşı tarafına Beyazların desteğini almasının yeterli olacağını ilan etti. Demirtaş'ın barış derken kastettiği ve rüyasını gördüğü, Kürt tarafında kendisinin, Türk tarafında da Erdoğan muhalifi beyazların olduğu bir barıştı. Bugün hala barıştan kastı bu olsa gerek.

Bu fikirden hareketle bu savaşın asıl hedefinin Demirtaş olduğu kanaatine vardım. Öcalan seni benim yerime hazırlıyorlar, ancak benim de yapacaklarım var dedikten hemen sonra PKK'nın başına Murat Karayılan yerine Cemil Bayık geldi. Öcalan herhalde onun nasıl davranacağını, hangi davranış kalıplarıyla hareket edeceğini biliyordu. Kürt bağımsızlığı dahi konuşulacaksa, bunun ancak kendisi tarafından muhatabı Erdoğanken mümküniyetini bilen bir Öcalan var. Ayrıca partideki eş başkanlık tutkusundan anladığımız da, siyasi hareketinde asla kendisine rakip olabilecek birini istemediği.

Kısacası bu savaş Demirtaş'ı tekdir etmeye yönelik. Onun siyasetini iflas ettirmek için başlamış, tekrar Öcalan'a tam biat edinceye veyahut siyaseten yok oluncaya kadar devam edecek bir savaş.

Burada tabii ki başka aktörler de var. Demirtaş'ın Öcalan ve PKK'dan daha fazla güvendiği başka birileri. Malum istihbarat örgütlerinden, Pensilvanya zebanilerine Erdoğan aleyhine her kıvılcımı harlamaya koşan tipler. Erdoğan'ın en büyük hatalarından ve sevaplarından biri, bu ahzab-ı kazibanı birbirinden ayıracak hamleler yapmayışı. Ona isnat edilen gizli işlerden onda birini yapmış olsaydı, bu ittifak gerçekleşmeden Diyarbakır Zaman temsilciliğini PKK yakar, Kaynak Holding'in bir takım işleri Doğan'ın eline geçmiş olur, Cihangir ashabına hitap eden sair arpalıklar icad ederdi. Rakiplerinin birleşmesine izin vermesi siyasetçi olarak en büyük zaafı, ancak bu zaaf milletin güvenini kazanmasının da sebebi olan düz duruştan zaten. [#f1]_

Burada Demirtaş'ın neden Kürtleri bırakıp Beyazların ittifakına girdiğini de sormak lazım ama bunun sebebi herhalde beyazlaşma iştahıdır. Beyazlaşarak Kürtleri de beyazlaştıracağına inanıyordur. Devşirme psikolojisiyle hareket ediyordur. Yetenekli insanların devşirilmeye zaaflarını kullanacak odak çoktur ve o da bu odakların birine meftun olmuştur.

Buradan tahric ettiğim Demirtaş bir şekilde popülaritesini kaybedinceye dek bu savaşın bitmeyeceği. Siyaseten bertaraf edilip, Öcalan liderliğine alternatif kalmadığına inanıncaya kadar, Demirtaş siyaseten boğuluncaya kadar bu savaş devam edecek diye tahmin ediyorum. Bunu muhtemelen çözüm süreci esnasında gören Yalçın Akdoğan gibi başkaları da vardı, onun için HDP'nin barajı aşıp bu derece başarı kazanmasının çözüm için tam ters bir tepki vereceğini gördüler. O zaman tesbit niyetine söylediklerinin bugün temenni diye yayılması da siyaseten ayrı bir talihsizlik.

.. rubric:: Dipnotlar

.. [#f1] Şu sıralar bizim mahallede bütün yaşadıklarımızın tek bir üst akıl tarafından planlandığı gibi bir düşünce hakim. Şahsen Erdoğan'la kavga edenlerin hepsinin zahirde görünmediğine inansam da, bunların tek bir üst akıl olduğuna inanmıyorum. Ortalıkta Erdoğan'dan hesap sormak isteyen birden fazla üst, alt ve yan akıl ve bunların kuklası akılsız var. Ona 3. Abdülhamid diyenler biraz acele etmişler, zira Abdülhamid-i Sani böyle bir durumda evvela düşmanlarının birleşmesine izin vermezdi.

[Siyasetgede]