date: 2014-11-23 02:18:14 +0200

Niyetim neden Internet'in sosyal etkilerinin henüz tam olarak ortaya çıkmadığından bahsetmekti, SOPA ve CISPA'dan bahsedecektim. Yeni dünyada telif hakkının ve yayıncılığın nasıl olabileceğinden. Sonra bunların Türkçe yazılması bana bir tuhaf geldi.

Şöyle bir düşündüm: Bugün Batı dünyası özgürlük pek işe yaramıyormuş, haydi hepimiz totaliter olalım dese, ilk icabet edeceklerden biri biziz. Böyle açık söylemeseler de herkesin herkesi her şekilde takip etmeye gücünün yettiği ve özgürlüğün giderek pahalandığı bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Sadece devlet değil, işyeri, evsahibi ve sair kurumların kalp atışlarından, bilgisayarda neyle meşgul olduğunuza dek takip edebildiği bir dünya.

Şahsen insanların güçlüye karşı tavırlarının toplumdan topluma değişmediği kanaatindeyim. Güçlünün önünde eğilmenin tüm insanlarda ortak bir kaynağının olduğunu düşünüyorum. Ancak bazı kültürlerde birden fazla güç odağı ortaya çıktığı için bunların arasındaki denge sayesinde insanlar özgür kalabiliyor. Devlet vergi toplamak için burjuvaziye muhtaç, burjuvazi çalıştırdığı insanların güvenliği ve hizaya getirilmesi için devlete; işçiler risk alıp iş kuracak ve onlara ne yapılacağını söyleyecek burjuvaziye ve ülke dışından daha ucuza işçi getirilmesine engel olması için devlete... (İşçileri pek güç odağı olarak görmüyorum ama hani onları da sayarsak.) Güç odakları birbirine muhtaç olduğu için özgürlük mevcut, doğrudan savaşmak yerine daha çok popüler olan kazansın diyebiliyorlar.

Türkiye'de ise müstemleke mantığı işliyor. Batı'nın gelişmiş olduğunu görüyoruz ve Batı ben halkıma özgürlük verdiğim için güçlüyüm diyor. Biz de ha, tamam o zaman, biz de özgürlük verelim diyoruz. En derin düşünenimiz, (a) Batı'da işler böyle (b) Batı gelişmiş (c) O halde biz de öyle olalım şeklinde yürüyen bir mantıkla idare ediyor. Bu mantık insanların geneli için de hayli ikna edici. Aksine uğraşmak akıntıya kürek çekmek.

Bu basit mantığı allayıp pullayıp düşünüyormuş gibi yapabilirsiniz. Çok da popüler olursunuz. Hayatınızı insanlara yol göstererek geçirirsiniz. Onlar zaten yollarını bulmuşlardır ama kalabalığın önünden yürümek de bir fazilettir.

Buna mukabil Batı güçlü olduğu için mi özgür, özgür olduğu için mi güçlü? demek veya Biz özgürlüğü neden Batı öyle dediği için arıyoruz da, Batı'ya bağlı olmadan arayamıyoruz? demek, Batı özgür olmaktan vazgeçse biz de mi vazgeçeceğiz? demek; kısacası gerçek bir fikir peşinde koşmak marjinal mahpusuna düşmek demektir. Popüler fikir şartların evladıdır. Şartlar değişirse, belki bir elli, belki bir yüz yıl sonra söyledikleriniz bir anlam ifade edebilir ancak o zaman da kimse sizi hatırlamayacaktır.

[Siyasetgede]