Başta ilginç gelmişti. Koca Başbakan'ın çocuk tavsiyesi yapması. Artık sadece yine mi istihzası doğuruyor. Sıktı.

En birinci mesele bunun terbiyesizce durması. Eskiden aynı mana için hadis aktarılır veya başka şekilde ima edilirdi. Açıkça üç çocuk yapın diyen adam, açıkça yapan var, yapamayan var ... diye başlayan bir cevap alabilir. Evleniniz, çoğalınız, ben ahiret günü ümmetimin çokluğuyla iftihar edeceğim diyen peygamber sözündeki inceliğe bir bakınız, bir de üç çocuk tavsiyesinin kalınlığına.

Böyle bir sözü birinci derecede yakınım belki söyleyebilir ama daha uzaktaki biri söylerse benimle alakasını fazla büyütmüş olduğunu düşünür, o alakayı olması gereken yere çekerim. (Nadiren görüştüğünüz falanca arkadaşınız size çocuk yapın diyor, ne hissedersiniz?) Başbakan neden kendini bu derece samimi buluyor, merak ediyorum. Zamanında kürsülerden harîm-i ismetimize karışıyorlar diyen birinin bütün memleketin harîm-i ismetine karışması değil mi bu?

Başbakan'ın ne demek istediğini anlıyorum. Nüfus azalma eğilimine girdi. Önceden 100 milyonda durur denen nüfus belki 80 milyonu bile bulmayacak. Bulsa da etnik kompozisyon değişikliği görünüyor. Evet, bu Kürtlerin nüfus oranı artıyor demenin başka yolu.

Panik gerekli mi? Bence değil. Çünkü ülkeler geliştikçe nüfus artış oranları azalıyor. Refah arttıkça nüfus artışı azalıyor. Bu da yarıştığımız ülkelerin hiçbiri için bu durumun farklı olmadığını gösteriyor.

Nüfus artışını sağlamanın en garanti yolu Afganistan gibi otuz senedir iç savaşın durmadığı bir ülke olmak veya akşam 10'dan sonra tüm yurtta elektrikleri kesmek olabilir. (Televizyon ve Internet'in nüfus artışına doğrudan etkisi var, araştırın görün!) Ancak Başbakan eğer arada sırada gittiği nikahlarda üç çocuk tavsiyesi yapmakla nüfus trendleri üzerinde bir etkisi olacağını düşünüyorsa kendini fazla önemsiyor demektir.

Bir kere, gittiği nikahlarda evlenenlerin bile bu tavsiyeleri dinlediklerini sanmam. Bir gazeteci olsam, şu kadar senedir gidip yüzlerine yüzlerine üç çocuk dediği çiftlerin kaçının (değil üç) tek çocuk sahibi olduğunu araştırırdım. Tahminim çocuk sahibi olanların yarıdan fazla olmadığı, üç çocuk sahibi olanınsa hayli hayli nadirattan olduğudur. (Başbakan şahitliğimi istiyorsanız önce çocukları görelim dese muhtemelen daha başarılı olur ama bu konuda maalesef teknik bazı imkansızlıklar var.)

Makul olan bu şekilde, karı kocanın ne zaman ne yapacaklarına karar vermesi değil mi? Bilmiyorum, sadece Başbakan'ın sözüyle çocuk yapacak kimse olabilir mi ama varsa öyle biri, memleketimizin gen havuzuna katkısı gerçekten istenen bir şey mi? Televizyonda gördüğü çizgi filme bakıp bir telefonla ev alana ne derseniz, televizyonda gördüğü Başbakan'a bakıp çocuk yapana ondan fazla bir şeyler söylemeniz lazım.

Çıkıp /sevgili milletim, nüfusumuz azalıyor, böyle giderse diğer ülkeler karşısında genç, dinamik [ve gayrı-kalifiye] nüfus avantajımızı kaybedeceğiz/ diyebilir ve bu muhtemelen daha etkili olur ve hatta etnik kompozisyon meselesini de şöyle bir çıtlatabilir. Ancak durup durup üç çocuk, üç çocuk, üç çocuk deyince, öh.

Bir de neden kuru laf? Madem bu kadar önemli bir konu, hükümet şu kadar km yol yaptık, bu kadar yatırım yaptık demekten sarf-ı nazar edip, çocuk desteği vermeye başlasa: Her çocuğa yarım asgari ücret dese mesela, memleketimizde üremeyi meslek haline getirebilecek binlerce insan bulunacağından eminim. Etnik kompozisyon meselesinden korkuluyorsa, memurlara has düzenlemeler yapılabilir. 18 mi, 38 mi, lira cinsinden böyle bir çocuk yardımı yerine insanları teşvik eden bir şeyler ödenir, kadınların ya çocuk, ya iş ikilemi düzeltilir vs.

Sayın Başbakan bu meseleyi para verecek kadar ciddiye almıyorsa, eh, biz de onu çocuk yapacak kadar ciddiye almayız. Hocam Nasreddin'in dediği gibi parayı veren düdüğü çalar.