Hikayenin hangi cümlesinde hikaye olduğunu anladığınızı merak ettim. Umarım son cümleden öncedir. Kendime eğlenceli bir şeyler ararken, en çok hikaye yazarken eğlendiğimi fark ettim ve kafama göre yazmanın yeterince iyi bir armağan olduğunu düşündüm. Hikayede biraz Genazino havası oldu, bende de o hava var sanırım.

Buraya kadar o yazının hikaye ve kurmaca olduğunu anlamayan varsa, yazdığım her şeyin aleyhimde delil olarak kullanılacağı korkusuyla ekleyeyim. Bugün İstanbul'da değilim ve eve kimse gelmedi.

Mutat okurlardan Sadreddin Efendi yazıların sıklaşmasından memnuniyetini dile getirdi. Ben de memnunum. Konuşacak kimse olmadığından dedim. Seviyesi biraz yüksekmiş yazdıklarımın. Bence değil ama zaten seviye dediğiniz alışkanlıkla ilgili bir konu. Yazıları yıllardır okuyanlar temaların değişmediğini fark eder. Kendimi eğlendirmek dışında da bir gayem olmadığına göre çamaşır makinesinin sıkma devrini kendi çamaşırlarıma göre ayarlamamda mahzur olduğunu sanmıyorum.

Bugün aynı zamanda Facebook denen illetteki hesabımı kapatışımın onuncu yıl dönümü. Hiç özlemediğimi fark ettim ve bunun şerefine OkCupid hesabını sildim. Zaten zoraki, sırf başka yerlere sardırmamak için bulduğum bir çözümdü. Online dating maceram da iki üç aklı başında kadınla tanışıp kısa konuşmalar yaparak son buldu. Orada başarılı olacak kadar normal bir insan değilim, benim anlaşılmam için gayret gösterilmesi gerek ve bir yandan lafla dövdüğüm ve zaten güvenmediğim, güvenmediğimi belli ettiğim kadınlardan böyle bir anlayış bekleyemem. Neyse de bakalım on sene sonra keşke kapatmasaymışım, büsbütün yalnız kaldım der miyim?

Ayrıca kadınların genel olarak (affedersiniz, sözüm meclisten dışarı) ebleh geldiğini fark ettim. Eğer kafası çalışmıyorsa güzelliğin sahicisi bile bende bir etki uyandırmıyor. Telefon ekranında da kadınlarımız, ah kadınlarımızın genelinin (sözüm meclisten daima dışarı) geri zekalı olduğundan başka bir intiba edinemedim. Onlar da erkeklerimizin ekseriyetinin zihinsel engelli olduğunu düşünüyor olabilir, bunu da kabul ediyorum ama en beyazlar da dahil olmak üzere kadınlarımızda da bir miktar var o zihinsel engel.

Kendimi böyle herkese tepeden bakmaya, burun kıvırmaya başlar bulunca ortamdan uzaklaşmayı tercih ederim. Uzaklaşa uzaklaşa iyice yalnız kaldım ama şikayet var mı? Yok. İnsanları geri zekalı görüp, bende mi bir sorun var acaba, bütün bu insanlar geri zekalı olamaz diyerek kendimi didikleyip duracağıma, meseleyi kişisel tarihime havale etmeyi tercih ediyorum. Belki geri zekalı olan benimdir ama bu konuya kafa yormak istemediğim için uzak durmak daha iyi bir strateji gibi geldi şimdiye kadar.

Sadreddin Efendi'nin seviye yüksek dediği bu, insanların ekseriyetiyle alakasız şeyler yazıyorum çünkü onların dünyasından, bugünkü hikayede evden kaçtığım gibi, koşarak uzaklaşmak istiyorum.

Hasılı online kadın arayışının bana kazandırdığı tek şey, kadının online olanından pek de hazzetmediğimi öğrenmem oldu. Normalde tanışsam belki arkadaş olmak isteyeceğim insanlarla bile sırf oradan tanıştığım için gıcıkça konuşmaya başlıyorum. Ayrıca arıyor olmanın kendisini de sevdiğimi söyleyemem çünkü aramadığımı fark ettim. Kadın bende arzudan çok korku uyandıran bir şeye dönüşmüş. Kendi dünyamda sakince yaşayıp, sıkıntımı kelimelere dökmeyi daimi bir sevgi muhasebesi, ilişki yetiştirme gayreti ve sair endişe kaynaklarına tercih ettiğime kanaat ettim.

Kırk ikinci yaş günümün en güzel tarafı oğlumun çektiği videoda kızımın doğum günümü kutlamasıydı. Yarın onları alınca, kendime hediye aldığım Lego'yu beraber yaparız. Büyüdüğüm için artık kendime de hediye olarak Lego alıyorum.