İnsan doğrudan çevresinde olmayan konularda endişe duymak için yaratılmamış demiş adam. Yaratılmamış dememiş de evrimleşmemiş demiş. Hangisi uygun geliyorsa.

Endişeleniyor gibi yapmak hayatımızın önemli bir kısmını işgal etmeye başladı. 21. yüzyılın ahlakı politik doğrucu endişe ahlakı. Aslında umurumuzda olmayan konulara umurumuzdaymış gibi yapmaya hayli enerji harcıyoruz.

Kendimizi haberlere kaptırırsak daha da fena. Dubai'de bulutlara elektrik vererek yağmur yağdıracaklarmış. Bunun diğerlerinden yağmur çalmak olduğunu okudum. Bu teknolojinin komşudan yağmur çalmak anlamına geldiğini bilmiyordum. Bir endişe konusu daha ortaya çıktı.

Hava bu kadar sıcak olmasa Dubai Şeyhine ateş püskürecektim ama zaten yanıyorlarmış.

(Post)modern zamanlar bize bizim olmayan sorunları satmayı hayli başarılı bir iş kolu haline getirdi. Dünyanın öbür ucundaki orman yangınına da, değişmesi benim şahsi irademle hiç mümkün olmayacak havalara da, sebebi konusunda doğru bilgi almamız imkansız adli olaylara da aynı ölçüde üzülüyoruz. Geçen gün dizimi arı soktu, havaların bu kadar sıcak olmasından duyduğum endişeyi bir an unuttum. Gerçek acıyı tadınca endişe ortadan kalkıyor.

Endişe yapay bir şey, ekseriyetle insanın düşünce kapasitesindeki bir eksiklikten kaynaklanıyor. Havaları değiştirmem bildiğim kadarıyla mümkün değil. Ateş içinde yaşıyoruz ve bundan şikayet ediyoruz. Bu insanî bir tepki. Bu tepkinin üstüne endişe ekleniyor, gelecek ne olacak? endişesi. Hiçbir fikrim yok, muhtemelen daha kötü olacak ama bu endişenin o kötü olacak geleceğe de bir faydası yok. Endişe etmesen de kötü olacak.

Peki bir şeyler yapamaz mıyız? Bence yapamazsınız. Ben bugün sıcağa karşı hamağı ıslatıp da yattım mesela, daha serin oldu. Ama küresel ısınmayı, yok olan türleri, kaybolan gölleri düzeltecek ölçüde bir şey yapabileceğimi sanmıyorum. Bu konularda en çok kendimi öldürüp, tükettiğim kaynakları israf etmeyi tamamen durdurarak bir fayda sağlayabilirim ama onun bile pek bir faydası olacağını sanmıyorum. Öldüğümle kalırım bence. 7 milyar kişide bir adamın kendini çevre felaketlerini durdurmak için öldürmesi işe yaramıyorsa, çöpleri ayrıştırmam da o kadar etki etmez bence.

Peki bir şeyler yapamaz mıyız gerçekten? Eğer becerikli akıllı insanlarsanız bugün çok enerji/kaynak tüketen ürünleri daha az enerji/kaynak tüketerek üretmeyi düşünebilirsiniz. Organizasyon çapında verimlilik peşine düşebilirsiniz. Bir kişinin yapacağı pek bir şey yok ama bir milyon kişi bir şeyler yapabilir ama ben o organizasyonların birinde değilim. Onlar da kendilerini biliyordur zaten.

Peki ne olacak? Sistem kendine çeki düzen vererek kurtulmazsa çökecek. Çöküş de çevre felaketleri veya büyük savaşlar veya sosyal karışıklıklar veya kavimler göçü şeklinde tezahür edebilir, bilemiyorum. Sistem çöktüğünde zaten tüketim de büyük ölçüde çökecek. Bir ihtimal insanlar yeniden bir medeniyet kurmaya çalışırlar ama sistemin çöküşünden beklentim bizi taş devrine götürmesi ve muhtemelen zaten nüfusun da önemli bir kısmı yok olur.

Bunu endişeyle anlatmıyorum. Tarih hep böyle ilerlemiş, organizasyonların kendini düzeltme imkanı az. Göstermelik, çoğu endişe ve umut satma üzerine kurulu yeşil ekonomilerin bir faydası olur mu, inşallah olur ama dünyanın sonu ne olursa olsun, endişenin buna bir faydası yok.

O hâlde endişelenmeyi bırakmak için arı sokmasını beklemeye gerek yok.

[Virgüller] #endişe #haberler #organizasyon #birey #ahlak #dünya #politik-doğruculuk