You can know the name of a bird in all the languages of the world, but when you're finished, you'll know absolutely nothing whatever about the bird. So let's look at the bird and see what it's doing - that's what counts. I learned very early the difference between knowing the name of something and knowing something.

Bir kuşun adını dünyanın tüm dillerinde öğrenebilirsiniz, ama bitirdiğinizde, kuşla ilgili kesinlikle hiçbir şey biliyor olmayacaksınız. O sebeple, haydi kuşa bakalım ve ne yaptığını görelim - önemli olan budur. Bir şeyin adını bilmekle, bir şeyi bilmek arasındaki farkı çok erken öğrendim.

Richard P. Feynman

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Sözlük okuyanların kelime haznesi daha geniştir ama dünyayı yine aynı şekilde bilebilirler mi? Yoksa sözlük (veya ansiklopedi) okumak bilgiye giden en kısa yol mudur?

Feynman'ın verdiği örneği anlıyorum, bir kuşu tanımak, onunla ilgili tecrübi bilgi edinmek, çevresinde nasıl yaşadığını anlamak, ne yediğini, ne içtiğini bilmek... Bunlar kuşa kimin ne isim verdiğinden daha önemli.

Yine de tecrübi bilgi bir madenden çıkan altınsa, bunu para hâline getirmeden insanların arasında dolaşıma sokamıyorsunuz. İsimler de bunun için gerekli, paranın üstündeki damga gibi onlar, belli bir yerden geldiğini, bir değeri olduğunu ve zihinsel tedavüle uygun olduğunu gösteriyor.

Tecrübi bilgiyi ben de diğerlerine nazaran daha değerli buluyorum. Paranın en kıymetlisi, bir madenden çıkan cevherin eritilmesiyle elde edileni. Bunun yanında, hiçbir tecrübeye dayanmayan kalıp bilgi de çok, hatta tedavüldeki çoğu bilgi böyle. Yine de para basma işinin kendisi de bilginin devamı ve aktarılması için hayati önemde.

[Virgüller] #bilgi #tecrübe #isim #okumak #Richard-Phillips-Feynman