Ünlü ve etkin biri değilim.

Gelecekten haber vermiyorum. Gizli bilgilerden haberim yok. Kimsenin keşfetmediğini keşfetmiş değilim. Kimse beni dinleyip devrim yapmaya kalkmıyor. Özel bağlantılarım yok. Başkaları adına konuşmuyorum. Kahin veya lider değilim. Allah'a giden en kısa yolu bilmiyorum. Tahminlerimin yarısı doğru, yarısı yanlış çıkıyor. Herkes kadar şaşkın ve herkes kadar biçareyim.

Kendi merakımı celbeden sorular soruyor, onları düşünürken yazılar üretiyorum. Buradaki yazılardan maddi veya sosyal ücret talebim yok.

Buradaki yazıların içeriği bir otoriteden kaynaklanmıyor. Kitabi bir insanım ama akademisyen değilim.

Borges, Kum Kitabı'nın başında yazdığı hikayeleri dostları için yazdığını söyler. Benim için de yazının temel gayesi bu. Konuşmayı sevmeyen bir insanın uzun soluklu, sakin, kendi kendine mırıldanması.

Tanıdığım az sayıda kişi okur ve belki sever diye yazıyorum. Burada geçirdikleri üç dakikadan memnun olurlarsa ben de memnun oluyorum.

O sebeple sen kimsin de bunları anlatıyorsun? anlamına gelebilecek sorulara basitçe hiçkimse diye cevap veriyorum.

nedriy.at, yani nadir neşriyat.

Sözü önce içeriğiyle değil, kimin söylediğiyle değerlendiren kimselerin burada bir şey bulacaklarını sanmam.

Wittgenstein'ın Tractatus'un başında, bu kitapla zaten bu konularda düşünmüş olanlardan başka ilgilenecek kimse olduğunu sanmıyorum demesi gibi, ben de insan olmanın derdine düşmüş olanlara yazıyorum.

Soruyu tekrar sorabiliriz: Neler merakımı celbediyor ve bunlar beni kim yapıyor?

Bir insanın en temel meselesi hayatını nasıl yaşaması gerektiğine karar vermektir. Ben de bunu kendi için araştıran bir insanım. Nasıl yaşamalıyım? Hayatımın sınırları nerededir? Ne kadar sorumluyum? Neyi değiştirebilirim? Nelere katlanmam gerekir.

Ve sonunda kendim için de aynı soru: Ben kimim?

Bir kere bu hayli soyut ve faydasız soruları düşünecek imkanı bulabilen biriyim. Bu imkanın da gerçekte ne olduğunu sorabilirim kendime. Hangi sebepler ve imkan sayesinde bu yazıları yazabildim?

Görüldüğü üzere sorular bitmez. Soruları tükenmeyen ve cevapların arasına her zaman ufak ayrıntılar sokabilecek biriyim. Bir yandan da anlamsız konularda fazla laf üretmeyi sevmeyen biriyim. O halde hangi konular laf yazı üretmeye değer ve hangi konular değmez? Neye değer veririm?

İnsana değer veririm. Onun düşüncelerine, nefesine, sağlığına, acizliğine. Merhameti hakeder, yazıktır. Bir uzay gemisinden atılmış kadar yalnızdır. Bu yalnızlığına aptallığı eşlik eder. Çoğu insanın hayatı bu iki sebeple hüsranla geçer.

Kendimi de yalnız ve aptal bir insan olarak sever miyim? Çoğu zaman severim. Her zaman değil. Bu beni kim yapar? Sevdiğim zaman kim olurum, sevmediğim zaman kim?

Sürprizlerle değilse de çelişkilerle doluyum. Söylediklerimin arkasında her zaman duramam. Bazen söylediklerim de benden uzağa kaçar.

Yaşlı mıyım? Bazı zaman beş yaşında gibiyim. Bazı zaman altıyüzkırkyedi yıllık bir ejderha. Çoğu zaman her insanın yaptığı kadar büyük rolü yaparım. Dünya birbirinin omzunda ağlayan büyüklere alışık değil. Ben de ağlamam kimseye, büyük olmayı biliyormuş gibi yaparım. Bu beni kim yapar?

Akıllı mıyım? İnsanların çoğunun anlamadığı bazı konuları anlarım. İnsanların çoğunun anladığı bazı konuları anlamam. Bu beni kim yapar?

Hasılı kendiyle yaşamaya alışmaya çalışan karmaşık ve çetrefil biriyim. Kim olduğumu söylemek o kadar kolay olsaydı bu yazılara gerek kalmazdı. Kim olduğum o sebeple bir soru olarak kalsın. Belki bir gün biri cevabını verir. Belki ben de o zaman duyabilirim.

[Vita] #hayat #yazı #nedriyat #soru