date: 2014-11-23 02:18:14 +0200

Sanatın para edeni mi daha makbüldür, yoksa parayla ölçülemez olanı mı? Kimsenin para vermeye değer bulmadığı bir eserin, kontenjandan şaheser mertebesine yükselmesi mümkün müdür? Para bir ölçü müdür, sanatın hısmı mıdır, hasmı mıdır, nedir?

Sanat ve para iki farklı ırmak. İkisinin de kendi kuralları var. Bir eserin para için ortaya konması müstakilen onu değersiz yapmıyor, para etmez olmak da değersizlik ölçüsü değil.

Şahsen edebiyatın parayla olan aşk/nefret ilişkisinde, kendini yazar gibi bir rütbeye yükselten insanın, yazdıklarında parayı gözetmesinden rahatsızım. Yoksa biri yazar, biri basar, biri de para verir, ticaret olur filan, bunlar normal.

Ortalık yere yazısını seren herkes, bir noktada bunu kim için yazıyorum? sorusuyla başbaşa kalıyor. Müşterilerim için yazıyorum cevabı da ortalamadan şaşmayan bir hitabı beraberinde getiriyor. Ülkemizin yazarlarının meşhur olduktan sonra işi esnaflığa vurmaları herhalde bundan. Çok satmak hedefse, tabii ki ortalamaya hitap etmek zorundasınız.

Derdimi anlayacak biri için yazıyorum diyen kimsenin de derdini en geniş kesime ulaştırmak gibi bir gayesi olabilir. Ancak onun maksadı derdini satmak değildir. O sebeple edebiyat ve para sözkonusu olduğunda, asıl kaygı paradan öte bir dert sahibi olup olmamaktır. Esnaf kesiminin eleştirilecek tarafı bana kalırsa paradan öte dertleri olmayışıdır, yoksa yazdığından para kazanması değil.