• Yeni bir seriye başlayayım diyorum. İstanbul depremine kadar daha politik yazıları topladığım, Zerkubia diye hikayeleştirmeye çalıştığım sosyal ve ekonomik modelin bir özetini çıkarayım.
    • Depremden sonra yeni bir devlet kurmak gerekecek. Yeni bir hayat. Yeni bir düzen.
      • Şimdikinden iyi olsun isterim.
    • Belki o depremde ve etkilerinde ölecek birkaç milyon kişiden biriyim, en azından vazifemi yapmış olayım.
  • Yazılarımda, konuşmalarımda ayrıntıya hemen girdiğim konusunda bir eleştiri aldım. Bunun sebebi bir yandan düşündüğüm yazılar olması. Bir yandan düşünürken, kendinle konuşurken yani, bir yandan da bunu başkalarına nasıl anlatsam diye düşünemiyorsun. Bu ikisi birbirinden farklı düşünce biçimleri gerektiriyor.
    • Bu yazdıklarım aslında ilk taslak nevinden yazılar. Çok da üzerinde durmak istemeyişimin bir sebebi bu.
    • Ancak bu kriterle bakarsak, düşünce alanındaki hemen hiçbir anlamlı yazının pedagojik açıdan pek işe yarar olmadığını söyleyebiliriz. Belki Eflatun'un diyalogları ve sonrakilerin bazı denemeleri daha okunabilir. Yine de bunlar istisna ve diyaloglar muhtemelen zaten gerçek diyalogların yazıya dökülmüş hali, o yüzden bir pedagojik unsur içeriyor. Diğerleri de tekrar tekrar yeniden yazılmış olmalılar.
    • Popüler olmayışın düşünce alanında tek kaybettirdiği şey, düşünceleriniz gerçekten test edildiği, evrilip çevrildiği, formdan forma sokulup yeniden üretildiği sayıda insanla muhatap olmamak.
      • Ancak bu imkanın nasıl gerçekleşebileceğini de bilmiyorum. Birincisi benim popüler olmaya çalışmak için motivasyonum ve zamanım yok. Pedagojik taraflarını düşünürsek, diyelim neden sadece üretim araçları değil de, üretim organizasyonlarındaki mirasın lağvedilmesi gerektiğini insanlara uzun uzun anlatmak ve bu ikisinin farkından bahsetmek gerek. Bunu yapacak kadar sabırlı mıyım? Sanırım değilim.
        • Marksistler kafayı üretim araçlarına takıyorlar. Halbuki asıl konu organizasyon. Kapital insanları para etrafında organize etmeye yarıyor. Bin doların varsa kimseyi çalıştıramazsın, bir milyon doların varsa, insanların zamanını satın alır ve onları organize edebilirsin. Üretim araçlarının faydası bu organizasyonun verimliliğini artırmak.
          • Ancak mesele bu organizasyonun bir şekilde yaşamaya devam etmek zorunda olması. Organize olmamış insanlara takım tezgahlarının mülkiyetini bağışlayarak bir fabrika oluşturamazsın. Komünist düzende de bu organizasyonu bir şekilde, hiyerarşik olarak yaşatmak zorundasın. Bu durumda birilerinin kapitali olmak zorunda. Bu kapital sopa zoru veya devlet terörü de olabilir, nitekim Sovyetler öyle yapmak zorunda kaldı.
            • Kapitali ortadan kaldırıp, yerine bir takım bürokrasiler koymak yürüyen bir sistem değil.
  • Popüler/pedagojik olmaya çalışmanın da düşüncenin ilerlemesi açısında iki tavuğu birden kovalamak gibi bir etkisi mevcut. Zihnimde ortalama bir Türk vatandaşını karşıma oturtup ona anlatabilirim ama günlük politikadan benim mevzulara gelmek için hayli sıkıcı ve uzun girizgahlar yapmak gerekiyor.
    • Popüler olmak için insanlara kısa vadeli çözümler sunmak, bu işi Erdoğan, Koç, Amerika, İlluminati ve ahfadı yaptı deyip ortadan geçip gitmek lazım. Komplo teorilerinin patolojik bir sorun olduğunu düşünüyorum. İnsanların ekseriyeti önlerine gelen meseleyi çözemedikleri ve bununla muhatap olmak zor olduğu için böyle şeylere sarıyor. Ben onlardan değilim.
      • Hayatınızın birinci sorumlusu sizsiniz. Bunu alabildiğiniz anlamda insansınız. Kendini kurban olarak, bilmem kimin yaptığı bilmem hangi virüsün, bilmem kimin yaptığı bilmem hangi silahın, bilmem hangi devletin ebedi hikayesinin, bilmem hangi ideolojinin
    • Bunun yerine okumayı seven ve anlama ihtimali olan az sayıda kişi için, oradan buraya atlayan maymun zihnimle bir şeyler yazmanın daha verimli olduğuna kanaat ettim. Birincisi ders kitabı veya manifesto gibi, yazmaktan da sıkıldığım, okuyanın da sıkıldığını tahmin ettiğim formdan uzak durmak isterim. İkincisi de zaten ne yazarsan yaz, GPT-4'ün çıkıp hemen hemen aynısını yazabileceği bir dünyada, yazının ani faydasına inanmıyorum.
    • Bir gün gelir, insanların baktığı bir yerde bulunur ve o zaman okunur. Okunmasa da mesele değil, en azından bir hayal kurmuş bulunduk.
[Dalga] #politika #yazı #zerkubia #anlam #ölüm #İstanbul depremi