• Normality is a paved road. It's comfortable but no flowers grow. -- Vincent van Gogh
    • Could we change but to an and?
      • You don't want flowers in your life?
        • Who said they are desirable to everyone, everywhere?
        • They mean responsibility, a lot of it.
  • Saat 4:29 - Sabah.
    • Uykunun getirdiği bir aymazlık hali.
    • Duygu değiştirmek için uyuyup, kokunu alıp vermekten başkasını yapamayarak kaybolmak.
    • Çünkü sana çözebileceğin, bunun için uğraşman gereken meseleler sunuyorum.
  • Buradan nasıl çıkabilirim?
    • Çıkış.
      • Tevrat'ın ikinci kitabı.
      • Bir yerden çıkıp doğmak.
      • Bağlantılarını, göbek bağını kesmek.
        • Eğer bulunduğun durumdan kurtulmak istiyorsan, önce göbek bağını kesmelisin.
          • Göbek bağın ne?
          • Nereye çıkacağını, yaşamaya devam edebileceğini nereden biliyorsun?
  • Benim için en iyi nefes alıştırması ne?
    • Hepsini denemek lazım belki, denemeden nasıl cevap verebilirsin?
    • Nefes tutmak pratik. Wim Hof veya Soma.
      • Telefondan kitap okuyarak süre tutmak. Moon Reader'da otomatik sayfa değiştirme var, tablette de var.
        • Dört sayfa hyperventilation, dört sayfa nefes tut, al ve iki sayfa da öyle tut.
    • Buteyko uygulamasındaki danışmanlarla irtibata geçmek lazım belki.
    • Duruşun düzelsin diye sert zeminde uyuyorsun.
      • Bunun nefesim düzelsin diye karşılığı ne olabilir?
  • Xvc 'ye hangi özellikleri ekleyebilirim?
    • Tanıtım. Marketing. En önemli mesele bu.
    • Hangi özelliklerin geliştirileceğini, hangi özelliklerin tuttuğuna göre belirlemek lazım.
      • Hangi derde derman oluyorsun?
    • Dokümantasyon iyi olmalı.
      • https://docs.xvc.dev
      • Giscus
    • Teknik / mimari alt yapı tamam.
      • Veri etiketleme
      • Deneyler
      • Model yönetimi
      • Muhtemelen sırası da bu şekilde olur.
  • Bundan sonraki Zerkubia hikayesinin konusu ne olabilir?
    • Somersault okuyorum. Hami (Patron) ve Rehber (Guide) isimli iki karakterin kurduğu dini hareketten bahsediyor. Adamlar bir yerde vazgeçmiş, sonra yeniden başlamak istemiş falan. Aklıma bir peygamberlik hikayesinin Zerkubia toplumcuklarına benzetilebileceği geldi.
    • Neyi anlatmaya çalışacaksın?
      • Din hala önemli insanlar için. Her şey dini hale getiriliyor hatta. Asıl kavga hep bir şekilde din kavgasına çıkıyor. Din derken de yaşama biçimi kavgası. Nasıl yaşanacağı dışında her şey çözülmüştür diye Sartre idi sanırım.
        • Nasıl yaşanacağını bulamayız veya bunu bulacak kadar uzun vaktimiz olmayabilir. Bizim yapabileceğimiz farklı yaşama biçimlerinin, ki bunlar sadece bugün makbul görünenler değil, makbul görülmeyenler de dahil, yaşamalarına, sürdürülmelerine izin vermek. Bunlardan en iyi adapte olanın kalıcı olacağına inanabiliriz. Toplumu bir yaşama biçimleri deneyi haline getirmek mümkün.
    • Bir başka ihtimal de kuruluşla ilgili yeni bir hikaye yazmak. Belki ilk hikayeyi biraz daha ayrıntılı hale getirmek.
      • Yeniden yazmak, düzeltmek o kadar korkutucu gelmiyor artık.
  • Neden buradayız?
    • Jung ölümden sonra psyche'nin kısmen yaşayabileceğini söylemiş.
      • Ben de bu kısmen kısmına katılabilirim. Ruhun ruha etkisi olarak. Dünyada gördüğümüz, zaman ve mekanın ötesinden gelmiş gibi duran denk gelişlerin bir açıklaması lazım.
        • Bilimsel değilsin.
          • Değiliz hiçbirimiz. Bilimsellik sadece olayları izah ederken kullanılan bir araç. İzah ederken ve anlarken değil. Anlamak için bir yerlerden ışık gelmeli.
  • Yakarışlar peşindeyim.
    • Beynimi ortadan ikiye bölen yakarışlar.
    • Dünyayı ortadan ikiye bölen yakarışlar.
    • Hiç alışık değilim buradaki halime.
    • Bu halim, nedir benim?
      • Sen neden buradasın?
      • Sen neden burada değilsin?
  • Dünyanın hali ben ne kadar germeli?
    • Anksiyete salgını var. Onbin milyon yıllık zihin, son on yılın enformasyon şokuna dayanamıyor.
    • Mümkün mertebe bütün delikleri, enformasyon deliklerini tıkıyorum. Buna rağmen dünyanın beni ilgilendirmeyen pek çok tarafından haberim var.
      • Okumayı sevdiğin için oluyor bu. Bugünkü Quora mailini okumanın sebebi keyif almak. Bir şeyler öğrenmekten keyif alıyorsun. Bununla yakalıyorlar seni.
      • Zihnimiz, beynimiz, bu enformasyon karşısında kendini imha etmeye ayarlı olabilir. Keyif aldığım saçma sapan videolar ve hayatımda hiç faydası olmayacak envai çeşit yazıyla doyduğum için faydalı iş yapacak enerjim kalmıyor. Bu da işte fazla zeki olmayalım, dünyanın dışına çıkacak, yapay zekayı kendi aptallığımızın ötesinde geliştirecek kadar çalışamayalım diye kurulmuş bir kapan gibi duruyor.
        • Kim kurmuş bu kapanı?
          • Bizi yaratan uzaylılar.
    • Kendimize ve başkalarına sorumluluk icad ediyoruz. Bitmiyor.
      • Kedilere, köpeklere, bulutlara, başka insanlara, soyut kavramlara, somut olaylara, devlete, millete, dünyaya, uzaya, çiçeğe, böceğe hepsine karşı sorumluyuz.
        • Çünkü akıl taşıyoruz.
        • Ortada sorumlu olduğumuz bir şey yok, daha ziyade hayal makinesi yerine çalışan bir aklımız var. Bu aklı suçlulukla beslersek kendimize yeni yeni sorumluluklar elde ediyoruz.
          • Bu suçluluğu kim üretiyor?
            • Belli bir kimse değil. Enformasyon şoku içindeyiz. Devamlı korku duyduğumuz, her an başımıza bir şeyler gelebilecek bir dünya. Bu şok halinde aklımız da kendimize dünyayı kurtarma vazifesi üretiyor.
            • Gerçekte öyle bir vazifemiz yok yani?
              • Gerçekte ne gibi bir vazifemiz olduğunu bilemiyorum.
    • İnsan elinden gelenin ne olduğunu ne kadar bilebilir?
      • Ne kadarından sorumluyuz?
      • İnsan kendi duygusu, düşüncesi, davranışı ve diskurundan sorumlu.
        • Hepsi D ile başlasın diye mi diskur yazdın oraya?
      • Bunların hepsinin diğeriyle bir ilişkisi var.
        • Duygu düşünceyi etkiliyor, düşünce davranışı, davranış diskuru, ve diskur hem duygu, hem düşünceyi...
      • Düşüncelerinden ne kadar sorumlusun?
        • Bize üretilen sorumlulukların çoğundan daha fazla. İnsanın sahiplik iddia edebileceği şeylerin başında bunlar geliyor. Kendi duyguların ve düşüncelerin.
        • Eğer duygu ve düşüncelerinden sorumlu değilsen, hiçbir şeyden sorumlu değilsin.
      • Duygularındna ne kadar sorumlu olabilirsin?
        • Bu dördünün terbiyesini, girdisini çıktısını öğrenmen gerek. Duygularını ne düzeltiyor? Davranışlarını ne düzeltiyor? Hangisi daha iyi yapıyor?
          • Bunlarda iyiyi nasıl tanımlayabilirsin ki?
            • Bir düşüncenin diğer düşünceden daha iyi olduğunu tartışmak zor. Ancak relativistlerin kaçırdığı nokta, duygu, düşünce, davranış ve diskurun hepsinin birbirine bağlandığında iyiyi bunların hepsinin toplamı, ilişkisi açısından tanımlamanın mümkün olduğu.
              • Düşünceleri iyi niyet açısından, mantıklılık açısından veya doğruluk açısından değerlendirmek mümkün.
                • İyi niyeti bilemeyiz. Niyetler iyidir, akıbet kötü. Mantık yorucudur. Hemen hiçbir zaman tek başına işe yaramaz. Doğruluk da aynı şekilde. Doğru düşündüğümüz nasıl bilebiliriz?
            • Eğer iki düşünce arasından biri daha iyi davranışa yol açıyorsa, bu düşünce daha iyidir.
              • Burada bir pragmatizm görüyorum daha çok. İyi davranış nedir, iyi düşünceye yol açan davranış. İyi düşünce nedir, iyi duyguya yol açan düşünce...
                • Sadece pragmatizm değil. Evet, iyilik ve kötülük bu düşünceler ve duygular açısından, hatta davranışlar için de belirlenemez. Dilenciye para vermek iyi midir, kötü mü? Bunu tam olarak bilemezsin. Bununla beraber bildiğin bu davranışın sende uyandırdığı duygu ve düşüncelerin iyi olup olmadığıdır.
                • Bunların hepsinin toplamına iyi veya kötü demenin, tek tek demekten farkı, davranışların ve diskurun diğer ikisinden dünyaya dair daha belirli bir anlamı olmasından. Sana iyi hissettiriyorsa dilenciye para verirsin. Bu iyidir.
                • Yine de nihai manada iyi mi kötü mü olduğunu, herkes için geçerli bir şekilde bilemeyiz.
                  • Davranışların herkes için geçerli bir anlamı olmayabilir. Bununla beraber biz bu dört unsurdan hepsinin birden zayıfladığı etkileri herkes için ortak kötü gibi görebiliriz.
                  • Ayrıca zaten neden sorumluyuz sorusunun cevabı bu. Bir mutlaklık aramıyoruz.
      • Diskur nedir ve neden ondan sorumlu olayım?
        • Diskur dünyayı kendine ve etrafına açıklama faaliyetindir. Hayatının anlamını veren diskur.
          • Din gibi mi?
            • Sayılabilir.
        • Diskurdan sorumlusun çünkü o sayede duyguların, davranışların etkileniyor. Yine de en az etkimiz olanı bu. Çünkü diskuru sıfırdan kendimiz inşa edemeyiz. Bizim için oluşturulmuş bir çerçeveyi kullanmak zorundayız. Bu çerçeve din veya ideoloji olabilir. Ancak hangi dinin veya ideolojinin, duygu, düşünce ve davranışlara iyi geldiğini anlamak bizim sorumluluğumuzdur.
          • Hangisi iyi geliyormuş?
            • Diğer üçünü iyi etkileyen neyse, o.
      • Bu dördü de birbirini etkiliyorsa, zinciri nasıl kırabilirsin?
        • Bir yerden başlarsın. Düşüncelerine bakarsın, hangi duygulara sebep oluyorlar. Hangi davranışların sana bu düşünceleri getiriyor? Kendine anlattığın hikayede, diskurunda bu davranışın yeri nedir?
          • Kendime anlattığım hikayeyi düzeltmek için, duygularımı mı düzeltmeliyim?
            • Kendine ve başkalarına anlattığın hikayenin iyi bir hikaye olup olmadığına karar vermek için duygularına bakmalısın. Seni hasetle öldürüyor mu? O zaman bir yerde bir sorun var.
[Dalga] #normallik #Xvc #Zerkubia #hikaye #4d #relativizm