Ufak savaşları kaybetmek büyük savaşı kaybetmekten koruyabilir. Ufak başarısızlıklardan öğrenirsen, büyük başarılar kazanabilirsin.

İnsanların hayatındaki eşitsizlik ne kadar ufak başarısızlık kaldırabilecekleriyle ilgili. Herkes başarısızlıktan öğreniyor ama kimisinin hayatta başarıszlık yapapacak kadar şansı yok. Orada ne öğrendiyse -- veya etrafının başarısızlıklarından ne kadarından ders çıkarabildiyse onunla idare ediyor.

Zenginlikle fakirliğin arasındaki imkan farkı da burada. Eğer yanlış yapacak kadar imkanın olmadıysa, başkalarının yaşadıklarından kendine ders çıkartmak zorundasın. Bunların ne kadar seninle ilgili olduğu ve durumların ne kadar senin durumuna benzediği belli değil. Kendine benzer adamlar da aynı çukurun içinde yaşıyor.

Birey olmak bu sebeple bir imkan meselesi. Kendini düşünmek öyle. Eğer yaptığın ilk yanlışta hayatının kayacağını düşünüyorsan yanlış yapmaktan korkarsın. Sosyal yanlışlar da buna benzer. Elalem ne der diye kendi hayatında önemli bir engel varsa, bu engeli kaldıracak gücün yoksa yeni yaşam biçimleri deneyemezsin. Sosyal gücün de sınırları maddi imkanlara bağlı bir ölçüde, eğer karnını doyurmak için insanların senin hakkında ne düşündüğünün önemi varsa -- mesleğin yoksa mesela, birilerine bir şeyler satmak zorundaysan ve müşterilerin senin onlar gibi olmana önem veriyorsa -- kendine değişik yaşam biçimleri bulamazsın.

[Demzen]