Hukuk adaletle ilgili değil, yönetenler ve yönetilenler arasındaki güç tiyatrosuyla ilgilidir. Bunun için cezanın herhangi bir şey olması yeterlidir. Az ceza veya çok ceza yoktur. Birilerinin birilerini yargılama hakkı bulmasının asıl sebebi de, insanlar arasındaki adaleti değil, yönetimin gücünü göstermektir.

Adalet burada ulus devlet için tarihin olduğu gibi bir anlatıyı temsil eder. Teorik olarak oradadır ama yakından bakarsanız uzaklaşır. Hiç bir olayın başını, sonunu net çizgilerle çizemezsiniz. Herkes bir yerde mazurdur. Tanımadığı yüz kişiyi bir gece öldürenin bile sebepleri vardır ve olmasa bile vereceğiniz herhangi bir ceza ölmüşlere bir fayda sağlamayacaktır.

İnsanların adalete inanmaya ihtiyacı olduğu için adalet dağıtılır. Hayatımızın boşa gitmediğini, yaptıklarımızın karşılığını alacağımıza inanmaya bağlandığımız, hayatımızın ortasında böyle bir inanç olduğu için devletimizden böyle bir ihtiyaca cevap vermesini bekleriz. Yol gibi, su gibi, adalet sağlamasını bekleriz. Bu bizim temel ihtiyacımızdır.

Herhangi bir hizmetin anlamı neyse, adaletin de anlamı o kadardır. Bu hizmeti doğru alabiliyor musun? Suyun temiz, yolun deliksiz mi? Biri yolunu kestiğinde gittiğin polis seni dinliyor mu, kurallara uymamanın bir karşılığı olacağına inanıyor musun?

İnsanlar suyun kesik olduğunu düşünürse musluğu açmaz. Adaletin olmadığını düşündüklerinde polise gitmezler ve devlet gücünü gösteremez. Yönetenlerin adalet arayışındaki pratik sebep bu. İnsanlara su vermezsen ya ülkeyi terkeder, ya ölürler. Adalet yoksa da aynısı olur.

[Demzen] #adalet #yargılama #devlet #yönetim