Ticaretin ortak zemini gibi fikirlerin de bir zemini lazım. bu yapay kavramlar olabilir. Tanrı böyle bir kavram mesela. Yeryüzünde adaleti veya ölümü konuşmak için Tanrı fikrinin getirdiği bir zemin var.

Bununla beraber bu kavramların da herkes için farklı anlama gelmek gibi bir dezavantajı var. Eskiden, bu fikirlerin değiş tokuşu ufak bir zümreden başka kimse için gerekli değilken önemli bir dezavantaj değildi. Bir medresede veya manastırda tanrıdan bahsedildiğinde herkes aynı şeyi anlıyordu. Bu kavramlar üzerindeki tartışmalar da belli bir çerçevede cereyan ediyordu.

Zaman ilerleyip, gazetesi, matbaası, interneti bilgiyi avam için de ulaşılabilir hale getirince bu kavramlar aşırı kullanımdan anlamını kaybetmeye başladı. Eskiden Ateizm diye bir mevzuun olmayışı, herkesin çok imanlı olmasından değildi, Tanrı kavramı zaten toplumun içinde organik olarak yetiştiği için reddetmenin de anlamı yoktu. Şimdilerde bize sunulan Tanrı kavramıyla geçinemeyince inkar etmeyi tercih ediyoruz. Böyle bir dünyada Tanrı hem en iyi, hem en güçlü nasıl olabilir?

Batı aydınlanması bu kavramları dış dünyaya bağlama faaliyetidir. Tanrı'nın herkesin gördüğü, hissettiği maddilikte olması gerektiği düşüncesinin sebebi, bütün bu insanların ortak zemin olarak dış dünyadan başka bir zemin bulamayışı. Kalabalık arttıkça, fikirlerin yalınkat hale gelmesi, inceliklerin azalması da bundan. Kavramlarda artık içimize değil, dışımıza bağlıyız.

Bir de tabii dış dünyayı temel alırsan, daha geniş bir pazara hitap edersin. Belli bir alanda uzmanlaşmış insanların birbiriyle iletişim kurduğu akademik makalelerin, dışarıdakiler için anlaşılmaz olması bundan. Soyutlamaları dünyaya değil, kendi akademik disiplinlerine veya hitap ettikleri topluluğa göre yapıyorlar ve konuştukları dili de dışarıdakiler anlayamıyor. Umberto Eco'nun A Theory of Semiotics kitabı mı, Foucault Sarkacı romanı mı daha popülerdir? İkincisinde de ilkinde bahsettiği konulardan bahseder bir ölçüde ama anlamak için dilinden haberdar olmak gerekir.

Fikirlerin ve kavramların dış dünyaya bir şekilde irtibatlandırılması, eğer bu kavramları bizatihi kendisi için öğrendiyseniz pek hoşunuza gitmeyebilir. İnanıyorum çünkü saçma kafasındaysanız, kavramların dış dünyayla tezatlığından bir kale üretmeyi de tercih etmiş olabilirsiniz. Ne kadar havada olursa, o kadar güvenli bir kale.

Bununla beraber tarih bize ortak zeminin dış dünya olduğu fikirlerin daha kolay aktarıldığı, daha çok yaşadığı ve daha çok işlendiğini gösteriyor. Logos spermatikos dahi olsa, bu sözlerin dölleyeceği fikirler dış dünyada kendini bulacak. O yüzden temel prensibi kendi benzerlerine gösteriş yapmak olan pek çok akademik ve sanat disiplinin uzun vadede anlamı kalmayacağını düşünürüm. En çok yaşayan fikirler, dış dünyaya ve onda yaşayan insan zihnine en iyi adapte olan fikirler olacaktır.

[Demzen] #fikir #Tanrı #dış dünya #zemin #akademi #Umberto Eco #Ateizm #inanç #bilgi