Bizim memleketin zenginlerinin en önemli kaynağı devlet. İşin özünde devletçi bir ekonomik sistemimiz var. Bütün piyasalarda devlet asıl belirleyici. Devletin belirleyici olması demek politik görüşün değişmesine göre, bugün zengin olan adamın malına yarın çökülebilmesi demek. Mülkiyet garantisi verilen bir ülkede yaşamıyoruz, bunu kabul edince kendini teorik bir takım kriterlere uymamaktan daha iyi hissediyorsun.

Devletin ekonomide en önemli aktör olması, devletin niteliklerinin ekonomik niteliklere sızması demek. İşini en iyi yapan değil, en milliyetçi veya en dindar veya en Kemalist veya her neyse, o günün şartları, onu daha iyi oynayan daha çok kazanıyor. Ekonomik başarını sağlamak ve devam ettirmek için devletin belirlediği hikayeye tam ve bütünüyle iman etmek ve bunu devam ettirmek gerekiyor. Sözde tabii. Sadece sözde hatta. Mümkün mertebe en bayağı ve ucuz haliyle dindarlık, milliyetçilik, modernlik veya her ne gidiyorsa o sıra, onu desteklemek gerekiyor.

Ekonominin ideolojik tahakküm altında olması siyasi bürokrasinin lehine. Bu çarkı kontrol etmenin yolu bu. İnsan çiftliğini yetiştirirken de bu hikayelere uygun yetiştiriyor, onun için mesela hassas dindar bir şirket kurup ekonomide büyük aktör olmak mümkün değil. Fabrika kuracak ölçüde düzenli, organize hassas dindar bulmak mümkün değildir. Bu diğer ideolojiler için de geçerli. Çünkü bu insan çiftliğinin sahibi, yetiştirdiği insanların en fazla hangi çap ve marka işyerlerinde kullanıma sunulacağına karar vermiş. Senin onun oyunu içindeki yerin de en fazla oyunun iyi bir parçası olmaktan geçiyor.

[Demzen] #mülkiyet #devletçilik #garanti #hukuk