Düşüncelerinin içinde kendin kaybediyorsun. Ne kadar nefes aldığından bile haberin yok. Hayatını göreceğin bir aynan yok. Zihninin fısıltılarını duyacak kadar sakinleşmek bile zor geliyor böyle zamanlarda.

Bugün tatsız uyandım. Nedir derdim bilmiyorum. Bazı günler böyledir. Vitaminim, mineralim mi eksik, kafeinim mi fazla? Akşam çok mu konuştum, sabah az mı konuştum? Mağaradan mı sıkıldım? Twitter'ı kapatınca saçmalayacak yer azaldı, ondan mı?

Köpek de görmedim bugün halbuki. Köpek toplamayan belediye başkanlarına ve köpekli parkların ortasında sırıtan posterlerine de sinir olmadım.

Dumanlarda kayboldun hayatın akışında.

Yapmak istemediğim işleri yapmıyorum. Bu özgürlük çoğu insanda yok. Buna bakıp moral bozukluğunu tedavi etmek mümkün mü? Bir şeylere şükrederek. Bak insanlar ne kadar sefil hayatlar yaşıyorlar ve sen ne kadar da iyisin.

Bunu söyleyince sanki o insanlara kötülük yapıyormuşum gibi bir suçluluk doluyor bu sefer. Ağlayacak olsam benim hayatım da kolay değil -- mağaramdaki yalnızlık zorluyor ama insanların en iyi yaşayan yüzde birinde olabilirim. Binde birinde bile olabilirim. Milyonda birinde değilimdir herhalde. Türkiye'de benden iyi yaşayan 80 kişi vardır. Kıskanmıyorum, daha iyi yaşasınlar. Sadece matetatiksel bir durum tespiti.

Ağzının tadının kaçması bu suçluluktan mı acaba? İnsanın zaman zaman halinden şikayet etmesi de lazımdır belki. İlenme faaliyetinin mutluluk üzerindeki etkisi. Düşünelim.

[Demzen]