Mülkiyet, mukaddes bir hak değildir. Faydasına ve zararına bakmak gerekir. Yaşam hakkı gibi, insanların her zaman mukaddes sayacağı bir hak olarak kabul edilmez.

İnsanların mülk sahibi olması, toplumun geneli için faydalı olduğu için benimsenmiştir. Bir eşyanın, tarlanın, evin, arabanın kimin olduğunu bilmemiz gerekir. İnsanların nesneler, eşyalar, tarlalar ve sair imkanlarla yapabileceği sonsuz şey vardır. Bu sonsuzluğu sonlu hale getirebilmek için bir eşyanın kimin olduğunu bilmek gerekir ki, ne yapılacağına o karar versin.

Bu, tabii ki ebedi kavgaları da önler; ama kavgaya yol açmasa bile, mülkiyetin hayatın nasıl sürdürüleceğine dair başka şekillerde ikame edilemeyen yönleri vardır. Mülkiyet derken, özel mülkiyetten bahsediyorum tabii; insanların eşya ve kaynaklar üzerinde tahsis edilmiş hakları olmasından.

Bu sebeple, Komünist, Anarşist geleneğin mülkiyet hırsızlıktır temalı ajitasyonundan etkilenmedim şimdiye kadar. Mülkiyet, mecburi bir çözümdür; bunu ortadan kaldırmak için, çözdüğü meseleye dair başka bir çözüm sunmak gerekiyor. Eşya üzerindeki mülkiyetin getirdiği tasarruf hakkı ve bu hakkın getirdiği sorumluluğu da çözen, konunun insan psikolojisi tarafını da düşünmüş bir kavram görmedim şimdiye kadar. Bu zenginlerin elinden mülklerini alalım, sonra da proleterya veya devlet adına bunları biz kullanalım gibi çözümlerin ötesinde bir fikir yok. Bu da, asıl hırsızlık oluyor bir yerde; zenginin elinden malını yağmalamak için bahane.

[Demzen] #mülkiyet #hukuk #toplum #fayda