Nassim Nicholas Taleb'in ara ara kendime hatırlattığım tartışmayı kazanmak istemiyorsun, (genel) kazanmak istiyorsun diye bir sözü var. Bütün bu internet tartışmalarına, ilişki didişmelerine, bir yere çıkmayacak sürtüşmelere bakışımı bu belirliyor.

Kabalığı, tartışmayı, kavgayı, hakaret etmeyi samimiyet sayan bir kültürümüz var. Kimisi için iletişim biçimi bu, ciddiyetini anlatmak için bağırmak, homurdanmak gerekiyor. Bu tabii bir yandan da güç sinyali, bir ortamda küfredebilen, küfredemeyenden daha güçlü görünüyor. Argo düz özentilik değilse ben evimdeyim, burası benim demek.

Çünkü insanın içinin küfretmeden durabileceğine inanmıyoruz galiba. Her zaman içiyle dışı arasında bir fark vardır. İçindekinin de dışındakinden kötü olduğuna dair temel bir kabul var. Benim yanımda sövmüyorsa, kimin yanında sövüyor bu adam?

Benimle kavga etmiyorsa, kiminle ediyor?

Samimiyeti bu şekilde tarif edince, bir insanın içten olmasının ölçüsünü mümkün mertebe kabalığıyla ölçünce insanları insan gibi sevmek, onları oldukları gibi kabul etmek ve kendini de normal, düz cümlelerle ifade etmek imkansızlaşıyor. Anlaşılmak için sövmen lazım ve bunun için suçlanman veya anlaşılmamayı kabul edip bunun için suçlanman. İyilik suçluluktur.

[Demzen] #samimiyet #kavga #güç #Nassim Nicholas Taleb