Buradaki yazıların sayısı 2400'ü geçmiş. Toplamda bir milyon kelimeden fazla yazı varmış. Bunda kitap notları falan da var ama 700-800 bin kelimelik telif yazı vardır. 300 sayfalık bir kitabın 50-60 bin kelime olduğunu düşününce 10 kitap çıkar. GPT ile biraz şişirsek 20 de çıkar.

Yazıların altına kategori ve etiketleri eklerken merak edip saydırdım. Yazıların hepsinde etiket yok ama dönüp baktıkça eklerim. Hangi konuda ne yazmışım geriye doğru görmek mümkün olur.

Bir ara bunları kitaplaştırmak istiyordum. Ortalıkta kitap diye, düşünce diye satılan şeyleri gördükçe benim neden olmasın dediğim oluyordu. Şimdilerde aynı sebepten neden uğraşayım? diyorum. İki kapak arasında toplayıp üstüne fiyat etiketi basacaksın. Bunun için bir miktar emek ve sermaye de harcayacaksın ve nihayetinde ele geçen buradaki sunumdan daha iyi olmayacak. İnsicamlı bir kitap, ekonomik-politik model, anlambilim teorisi veya roman haline getireceksin ve sonra insanların bunları umursamadığını görüp harcadığın emeğe pişman olacaksın. Ne için? Birine kitabım var demeye bile utanırım ben. Kitabı tekrar elime alıp düzeltmek dahi zor gelir. Buradaki yazdıklarımdan memnuniyetim üç gün sürmüyor, işin içine editörü, yayıncısı, kitapçısı, okuru ve sair insanatı girince daha memnun olmayacağım. Sizi de bu manasız yazılar için meşgul ettik ama kusuruma bakmayın hissi.

Popülerlik arasam mesleğimle ilgili (Yazılım!, Makine Öğrenmesi!, Yapay Zeka!, Teknoloji!) yazardım. Meslek sahibi olmanın yazı faaliyetine getirdiği özgürlüğü, ortalıkta görünmek için terketmek bana hayli manasız geliyor.

Ayrıca yazdıklarım aynı dertten mustarip insanlar dışında kimseye bir faydası olmayan yazılar. Bir arkadaş etiketleri halkımız faydalansın diye mi eklediğimi sordu. Halkımız faydalansın diye bir gayem hiçbir zaman olmadı. Bilakis ben tamamen bencil saiklerle yazarım ve bunun da belli olduğunu düşünüyorum. İnsanın yeryüzündeki en büyük meselesi kendisidir ve bu yazıların halkımızdan çok bana faydası oluyor.

Paylaşınca bu gaye gölgede kalıyor. İnsanlar okusun faydalansın, benim gibi düşünsün, bakın ben ne kadar iyi düşünürüm gibi bir hedefim olduğu sanılabilir. İtiraf etmek gerekirse ne okunması, ne beğenilmesi, ne benim gibi düşünülmesi umurumda. Siteyi kaç kişinin ziyaret ettiğini bile takip etmiyorum. Bir zamanlar anlaşılmak gibi bir hayalim vardı ama yaş ilerledikçe böyle ham hayalleri de bıraktım. Yazının bizatihi kendisi için hayat bulabilen bir hayat formu olduğuna kanaat ettim. Yazı yaşar. Anlaşılması okurla yazı arasındaki bir mesele. Benlik bir mevzu değil.

Sevdiğim az sayıda insanın takip ettiğini biliyorum ve bunları da onun için paylaşıyorum. Onlar okuyacak diye cümleleri yarıda bırakmadan yazıları tamamlamaya çalışıyorum. Yazıların ortada bulunması kendimle iletişimimi kuvvetlendiriyor. Yan etki olarak yazılardan keyif alınmış, düşünülmüş, sevilmiş. Bunlar hoşuma gider. Yine de uzun zamandır kimseyi bilinçlendirmek gibi bir hedefim yok. Hayatta meselesi olanı olduğu gibi görmek olan birinin, başkasına öyle değil, böyle olun demeyeceğini tahmin edersiniz. Ben neysem o olayım, siz de neyseniz o olun.

Meryemoğlu'nun salık verdiği gibi meccanen aldık, meccanen veriyoruz.

[Demzen] #yazı #kitap #popülerlik #bencillik #okur #yazar #yayıncılık #meslek