Zihnimizin bizden beklentileri nedir? Onu temiz tutmalıyız, mesela. Belki benden her gördüğüme ilgi duymamamı, her tweeti okumamamı, her yakınmayı ateşlemememi bekliyor. Bilemiyorum.

Kafamda bir şişkinlik hissi var. Her gün yazmazsam bir hafta sonra böyle oluyor. Ne yazacağımı bilemez, ne yapacağımı bilemez halde klavyenin başına oturuyorum. Bugün çok çalıştım belki ondandır diyorum, bugün koşmadım, belki ondandır ama bu genel keyifsizliğin sebebi, fazla çalışmak değil, az çalışmak. Kendini fazla dinliyorsun, sonunda bu dinlemeleri dinleyecek biri yok.

Bugün yeni vaftiz olmuş kendi yaşımdaki birini tebrik ettim. Adam eş durumundan Ortodoksluğa dönmüş. Bir Müslümanın, bir Hristiyana hayırlı vaftizler demesi tuhaf oldu. Adama da bunu söyledim ve sonra evlenmeyi de kendim için istemem ama birisi evlenirse tebrik ederim dedim. Kendim sevmesem de birilerine işkembe çorbası içirmek veya kendim yemesem de baklava yedirmek mümkünse, kendim vaftiz olmadığım ve batıl bulduğum halde birinin vaftiz olmasına hadi hayırlı olsun diyebilirim. Adam sevinmiş, ben de onun sevindiğine sevindim.

Bu çapraşıklık mı, aynı anda birden fazla kişinin keyfini düşünmek mi şişiriyor acaba zihnimi? Aynı anda hem orada, hem buradasın. Baklavayı hatırlayacak ve sevecek kadar, şuradaki daha güzel diyecek kadar zihninde ama kendine gelince yiyecek kadar da bağlı değilsin. Yorucu bir şey. Cemaat ve arkadaş bunun için lazım. Karşındaki insan için neyin iyi olacağını daima düşünmek zorunda hissetmediğin birileri. Düşünmek zorunda hissetmediğin çünkü kendin için iyi olursa, onun için de iyi olacağını bildiğin. Uyum ve güven dedikleri bu.

Biriyle bu derecede anlaşmak bana imkansız değilse de gayrımuhtemel geliyor. Daimi bir empati hali. Ne istiyorsun? diye soruncaya kadar iyi. Bunu sorunca şaşırıp kalıyorum. Ne istiyorum ben?

[Demzen] #zihin #istemek #vaftiz #tebrik #şeker #evlilik #yazı