Twitter'daki harfzen hesabını 5.5.25'e kadar kapatmaya karar verdim. Belki o zaman da aklıma gelmez ve ebediyyen kapalı kalır. Belki zaten çoktan kapanması gerektiği gibi.

Hedeflerimde süre ve sayı olması onları kolaylaştırıyor. Her akşam 5 uygulama siliyordum telefondan, biri Twitter, biri Instagram falan. Ertesi gün hepsini yeniden kurmaya üşendiğim için Instagram kullanmayı bıraktım. Kullanmadığın tüm uygulamaları sil daha müphem bir hedef. Kullanmadığın derken mesela gelecek sene bir ihtimal lazım olur dahil mi? Buna karar vermek zor. Beş uygulama silinecek, sil! deyince ister istemez gerekirse yeniden kurarım diyebiliyorsun. Yeniden kurulmuyor çoğu. Çünkü insan kendini aldatmakta pek mahir bir canlıdır.

Günde beş vakit namaz, aklına geldikçe Allah'ı anmaktan daha farklı bir disiplin o yüzden.


Hesabı kapatmadan önceki son sohbeti Teoman Duralı'nın insanlara güvenmekle ilgili bir sözü hakkında yaptık.

Merhum Teoman Duralı hocanın şu sözünü şiar edinmek gerek sanırım; ‘İnanmak insana güven duymaktır. Bin defa aldatılacağımı bilsem yine de insana güvenmeye devam ederim’. Biz de inanmaya ve güvenmeye devam edelim.

Ben bu lafı kötülüğün inkarı olarak okudum. İnsanlara güveniyor muyum? Hayır. Ben insanlara değil, Allah'a, o kötü insan malzemesinden yine de iyilik çıkartan, iti ite kırdırıp kötülüğü kötülükle bertaraf eden Allah'a güvenirim. Tek tek insanların hiçbiri sınırsız bir güvene layık değildir. Bir kere insan aciz, aklen ve ahlaken fani bir canlıdır. Toprak gibi adi bir malzemeden yaratılmış insanın bin kere aldatsa da güvene layık olduğunu söylemenin ihtiyar bir adamcağızın kendini teselli etmesinden başka bir anlamı olduğunu sanmıyorum.

Bunları yazınca Merve bana senin hocanın hayat tecrübesine ulaşmana daha var, belki yirmi sene sonra sen de öyle düşünürsün dedi. Benim de (hesabı kapatmama sebep olan olayın da etkisiyle) bir miktar nevrim döndü. Akademik felsefeden başka iş yapmamış Teoman hocanız acaba hiç kız kaçırmış mı? diye başlayan bir cevap verdim. Genel olarak akademisyen, öğretmen, memur kesiminin hayatla ilgili fikirlerine tereddütle yaklaşırım zaten, hele bunlar böyle süpürücü, insanlara güvenelim, çiçekleri koruyalım kıvamında olunca hiç ilgimi çekmiyor.

Hayat tecrübesi dediğimiz, yapılan yanlışlardan gelir. Kitap okuyup yazarak yanlış yapamazsın. Kimse kitap okuyarak birinin ölümüne doğrudan müdahil olmaz. Kimse teorik bir takım meseleler üzerinde kitap yazarken hayatın kendisiyle ilgili tecrübe edinemez. İnsan boşa çıktığında aç kalmayacaksa herhangi birine güvenebilir. Parasını alıp alamayacağını bilemediği bir işe girerken duymak zorunda olduğu güveni, uyuklarken sayıklar gibi insanlara güvenmek lazım, bin kere aldatılsam da güvenmeyi tercih ederim gibi laflarla anlayamazsın. İnsanların ufacık meseleler için birbirini öldürdüğü, koridorlarında hasetin mücessem bir varlığa dönüştüğü şirketlerin dünyayı yönettiği, insanların ahlakı sadece göstermelik sinyal olarak kullandığı bir dünyada, hayatı ve insanı anlamak için bol miktarda kazık yemek ve bu kazıkları da kuşatacak, inkar etmeden kuşatacak bir fikir sahibi olmak gerekir.

İnsan iyi değildir. Kötü de olmayabilir. Ancak insanın her durumda aptal ve fani olduğu gerçektir. Kötülüğü de belki bu aptallığından ileri gelir. Ancak iyilik, güven veya onun gibi mümtaz vasıfların insanın yanına uğraması için önce o kötülüğüyle, Jung'un gölge dediği karanlığıyla hesaplaşması gerekir. Bu hesaplaşmayı yapması için de önce o kötülüğü yapabilecek imkana kavuşması gerekir. Ahlakın ne olduğunu anlamak için ahlaksızlık için fırsatının olması ve ondan uzak durmanın ne kadar zor olduğunu idrak edebilmek gerekir.

Yoksa boş boş konuşursun, bin kere aldatılsam da, falan.

Ben hocanın dinlediğim konuşmalarının hepsinde dünyayı anlamayan, kitapların kendisine dünyayı anlatacağını sanan bir toyluk gördüm. İnsan hayatta eğer birinin ölümüne sebep olmadıysa toydur. Hoca toy gelmiş, toy gitmiş. Allah rahmet eylesin.

[Demzen] #Teoman Duralı #harfzen #Twitter #ahlak #kötülük #iyilik #tecrübe