Twitter'da birinden, terapistinin aşkın erkekler için travmatik bir tecrübe olduğunu söylediğini okudum. Düşündüm. Evet, doğru. Aşk dediğimiz konu travmatik bir olay. Belki kadın konularının hepsi öyle.

İçindeyken farkında değilsin. İyi bir şeymiş gibi duruyor. Sonradan baktığımda ne gereği vardı şimdi bunun demediğim ve travmatik bir utanç hissetmediğim birini hatırlamıyorum. Hepsinin bir başkası için değil, bundan sonra yalnız kalayım, kimseye bulaşmayayım diye bitmesinin sebebi bu olsa gerek.

Halihazırda da bu travmatik utancın izlerini taşıyorum. Bir süredir yazmadığım bir konuydu. Kuruduğunu sandığım bir yara. Ufak bir sebeple tırnağım değince hala acıdığını farkettim.

Sor bakalım travması var mıymış?

Travmatik kısmı eğer arkadaşlıkla takviye edilebilse iyi bir şeye dönüşebilir. Şimdiye kadar başıma gelmedi. Şimdiye kadar derdi duygularımdan bir takım faydalar sağmak ve bunlardan (genelde elimde olmayan sebeplerden) istediği verimi alamayınca bozulmak şeklinde cereyan eden bir şeyler yaşandı. Bunun için de travmayı artık normal kabul etmeye başlamış olabilirim.

Travmaya düşmeden sevebileceğin kadın yok.

Bu yazıyı yazarken bile bu konudan ikrah ettiğimi farkediyorum. Aksın gitsin diye. Üzerinde sakin sakin konuşabilmek için bile zaman gelmemiş. Bazı yaralar üzerinde konuşabilecek kadar bile kurumamış.

[Demzen]