16 Nisan'da sabah sayfalarını yazmadan evvel Twitter'a bakınca pişman olmuşum. Evlilik kavga yeri değildir demiş. Haklı. Doğru. O zamanki hislerimin teorik olarak doğru olduğunu hatırlıyorum. Gerçekteyse erkekler için evin içi, dışından daha karışık ve zor.

Altay Cem Meriç'in seveni çok. Geçenlerde Sinan Canan'la takıştıklarını gördüm. Onun da seveni çok. Ben ikisini de belli ölçülerde severim. O ölçüler de x-large değil, medium civarı ölçüler. Aynı pazarda kalem sürttükleri için takışıyorlar, Canan falanca Agnostikle konuşmuş, ona hoşgörülüymüş de bizlere öyle değilmiş. Biz kimiz ve neden Sinan Canan'ın hoşgörüsünden nasiplenmemiz gerekiyor bilmiyorum ama neticede boş bir tartışma yani.

Ben iki pazardan tezgahımı çekmeye karar verdim. Birincisi din pazarı. Artık İslam'la ilgili hemen hiçbir yazı yazmıyorum. Rekabeti çok yüksek bir piyasa ve bu rekabetin getirdiği birbirini batırma yarışı devam ediyor. En hakiki müslüman benim ve İslam'ın en hakiki versiyonunu ben satıyorum kafasıyla pazarda yer edinmeye çalışan çok insan var. Ben yapılan pek çok tartışmanın 1500 senelik İslam tarihinde çözülmemiş bir çok meselenin arasında hayli ufak şekilde yer edindiğini gördüğüm ve hemen hepsinin nihayetinde yeni vahiyle çözüleceğine kanaat ettiğim için, hoşuna giden birini bulup onu dinle mezhebine geçtim.

Son zamanlarda çekilmeye karar verdiğim pazar da evlilik ve ilişkiler pazarı. Bu konu için henüz takip edebildiğim bir mezhebim yok. Bende ve başkalarında kalp kırıklıkları ortaya çıktıkça hmm diyerek tamir etmeye çalışıyorum. Öğreneceğim şeyler var demek ki.

Esra bana Türk kadını hakkında yazıyorsun, işte evlenince, statü kazanınca değişirler diyorsun ama bunun Türk veya Rus erkeklerinden ne farkları var? diye sordu. Cevab veremedim. Kadınlarla ilgili yazıyorum çünkü derdim onlarla, yoksa Türk erkeklerinin de çok matah varlıklar olduğunu düşünmüyorum. Türk, Rus veya Amerikalı veya bilmemnebela erkeklerin ortalaması da kadınlardan daha iyi değil. En iyi ihtimaller erkekler ve kadınlar arasında bir kötülük yarışından bahsedilebilir, kim daha kalitesiz yaşayacak, kim daha menfaatperest, kim daha maddiyatçı, kim daha dedikoducu falan. Kadınlardan şikayet ediyorum çünkü Allah şahit erkeklere hiç ilgim yok.

Bunları yazarken Moda'da oturduğum kafede yan masaya üç adam geldi. Biri sarhoş, ayakta duramıyor. Diğer ikisi ona kahve içirmeye gelmiş. Adamı nerede buldularsa, temel bazı sorular soruyorlar, o da sarhoş sarhoş bir şeyler söylüyor. Erenköy'de oturuyormuş. Adam iki cümlede bir uyuyor. Kahve bardağının deliğini ağzına denk getirmekte bile zorlanıyor. Açılması biraz sürer gibi.

Erkekler böyleyizdir. Ortada uğruna mücadele edecek bir mesele yoksa, birbirimizin arkasını kollarız. Çünkü tabiat bizi kadınlar da dahil pek çok düşmana karşı yalnız bırakmış. Onun için de hemcinslerime bir miktar iltimas geçiyor olabilirim.

Yine de işte, bu iki konuda, din ve evlilik konusunda artık yazmak ve konuşmak istemiyorum. Bir fikrim yok. Fikirlerimi unuttum. Unutabildiğim kadarıyla unuttum. Herkes haklı. Ben ve ben hariç.

[Demzen]