Ram Dass'ın 1994'teki bir konuşmasını dinledim. Gurusunun günlüğünden bahsetti. Adam her günün önemli olaylarını yazıyormuş. Yazdığı önemli olay da Vishnu'nun yedinci avatarı Ram 'ın adı. Her gün birkaç sayfaya sadece Ram, Ram, Ram, Ram yazıyordu dedi. Yazılı mantra veya zikir.

Bu bana sabah yazılarında özneyi daima Allah yapma ilhamı verdi. Sabah yazıları önceki günün olaylarını hatırlamaya yarıyor. Allah dün bana neler etti?

Allah barista kıza kahve bardağına kapak takmazsan dökülür dedirtti şeklinde cümleler kuruyorum. Allah bana gayret verdi ve Bebek'ten Karaköy'e yürüttü. Cümlelere Allah diye başlayınca, fail o ama bir yerde başkalarından da bahsetmek lazım. Allah annemin emeklilik günlerine bizleri eriştirdi dediğimizde normal geliyor ama Allah yaptığım deney konusunda bana yeni fikirler ilham etti deyince vahiy alıyormuş gibi oluyor. Allah yürüttü de elimden tutup yürütmüş gibi.

Günlük konuları Allah öznesiyle anlatmaya çalışmanın zorladığını farkettim. Direkt Allah bana kahve verdi diyemiyorum, çünkü kahveyi elime tutuşturan Allah değil, makyajlı bir kız. Bize bu cold brew'i nasip eden rabbimize hamdolsun desek, bunu kaç cümle daha devam ettirebiliriz? Eskiden akşamları şükür günlüğü yazardım ve bir süre sonra aynı şeylere şükretmeye başladığımı farkettim. Sağlıklıyım, annem hayatta, çocuklar iyi... diye giden bir seri. Sonradan sadece o gün olaylara dair şükretmeye başladım ama bir yerde Allah'la aramızdaki hiyerarşik ilişki, günlük hayatın faillerini sadece Allah'tan ibaret görmemize mani.

Bu kader konusunu düşünürken de karşımıza çıkıyor. Dilimiz her şeyin takdiri Allah'tan demeye yetiyor ama o her şeyi Allah'ı özne yaparak anlatamıyoruz. Bir takım öznelere inanmak zorundayız. Dilin sınırları kaderin ve varlığın künhüne ulaşmaya mani.

Bugün yazarken de aslolanın failin değil, fiilin Allah'tan olduğuna dair bir inanç olduğunu farkettim. Dilimiz Allah'ın her durumda tek fail olduğunu anlatmaya müsait değil, Allah bana bu kahveyi içiriyor deyince sanki biberonla kahve içiriyormuş gibi duruyor ama fiilin kendisi Allah'tandır diye düşününce, özne kimdi diye düşünmenin önemi de zayıflıyor.

Allah zamandır diyen (muhtemelen uydurma) bir hadis var. Allah isimlerle fiilleri birbirinden ayırdı. İnsana isimleri öğretti ancak fiilleri ve onların kühnünü, zamanı öğretmedi. O sebeple o kalıcı, biz geçiciyiz. Allah fiillerin sahibidir.

[Demzen]