İş yerinde yazdığımız yazılara üç bölüm ekliyoruz. Benim önerimdi. Neden, ne ve nasıl bölümleri. Yukarıdan aşağıya. Önce neden yaptığımızı bileceğiz, sonra ne yaptığımızda uzlaşacağız ve nasıl yapacağımızı konuşacağız.

Bunları günlük yazılara da tatbik edebileceğimi düşündüm.

Neden yaşıyoruz? Daha çok duyguyla tanışmak için. Daha çok tecrübe. Daha çok hayat. Daha çok nefes. Doğru nefesler.

Tecrübe imkanlarla ilişkili. İmkanlar geniş. Kemal Paşa'nın Netflix'i yoktu. Şimdi herkesin var.

Telefon alacak kadar paran varsa, ekranı imkansız da olsa ve keyif vermese de kendine film seyredecek imkan yaratabilirsin.

Sen neden seyretmiyorsun?

Bunun için zorlamam gerekiyor kendimi. Odaklanmam. Yavaş yavaş olacak.

Odaklanmak zorluyordu ve bir süredir uğraşıyorum. Özellikle. Dikkat eksikliği. Sevmediğim konularda dikkat eksikliği. İnsanlar dikkatimi dağıtmasın diye onlara karşı da dikkatim eksik. Dünyamı bölmesinler. Onların anlamsız dertleriyle uğraşmayayım. Benim dertlerim anlamlı mı? Derdin anlamı olabilir mi? Derde anlamı diğer her şeye verdiğimiz gibi biz veririz.

Sana bir anlam vereyim, bakalım sevecek misin?

Yazıya nedenle başlayayım? Hangi nedenler sana ulaşmaya çalışıyor. Bugün neden uyandın? Aradığın hangi ışık seni arıyor. Neden bunları dert eden sensin ve bu dertler neden senin derdin?

Sonra bu dertlere ne yedirmek lazım bugün. Size ne yemek yapayım? Bugün o kapanmayan ağzınızı neyle teselli edeyim?

Sonra bu soruya bir de nasıl diye bakmak. Bugün Bursa'ya gitmem gerekiyor, yarın çocukları alacağım. Bursa'ya neden gidiyorum? Çocuklar için. Çocuklar için ne yapabilirim? Bursa'ya gitmek. Bunu nasıl yapabilirim? Feribotla veya arabayla. Tek başıma giderken feribot daha iyi, arabanın ilgiye ve benzine ihtiyacı oluyor. Feribot daha kalabalık. Kulaklarımı kapatabilirim.

Şu an bulunduğum kafede bağıra çağıra evde yaptırdıkları tadilat hakkında konuşan bir aile var. Galata köprüsünden geçen herkes bu ailenin tadilatını dinliyor. Ustaları çekiştirip hepimizi ortak ediyorlar. Tanımadığım insanlar. Bağıra bağıra telefon ediyorlar. Neden bağırıyorsunuz? Sağır olan benim. Ustalar da mı sağır? Yoksa telefonun sesi kısık ve duyamadığın için karşındaki de duyamıyor gibi mi geliyor. Dünyanın volümü arttıkça biz de daha çok bağırıyoruz. Sesimizi duyurmak daha zorluyor.

Murat Usta diye birinden bahsediyorlar. İki Murat varmış. Oturduğumuz yer de Murat Muhallebicisi. Gayemiz ve muradımız nerede?

[Demzen]