Neden umutlusun? Anlam umuttur. Umutsuzluk anlamsızlıktan kaynaklanır.

Bu yazının ilk versiyonunu Dangerzone'da yazarken, bir şey oldu ve yazının hepsi gitti. Umut hakkında yazarken bütün yazının kaybolması. Bir şey de yapmadım halbuki. Bozukluktan oldu bence.

İyi bir yazıydı diye hatırlıyorum. Umut ve anlam üzerine. Anlam umuttur ve umut anlamdır gibi. Beni neden umutsuz bıraktın?

Buna rağmen, sevgili dostum, yazmaya yeniden başlayabiliyorsun. Hayat yeniden başlamaktır. Kafiyeli yazılar yazmaya çalışacak kadar umudun var. Anlamla umudu eşleştirecek kadar iyisin.

Umudum nedir? Neden umutluyum. Bunun üzerine yazmıştım ama kayboldu. Umut yazısı kaybolduğunda bizi hayatta tutan nedir? Yine umut. Daha iyisini yazabilirim umudu.

Neden pozitif olmaya çalıştığımı soruyorlar. İyimser. Evrene iyi mesaj göndermek. İşlerin iyi gideceğine inanmak. Allah'ın bizi halden hale sokmasının bir anlamı olduğunu düşünmek.

Zamanında şunu farkettim: İşlerin kötü gideceğine inandığınızda işler gerçekten kötü gidiyor, çünkü ya yapmanız gereken yapmıyor, ya söylemeniz gerekeni söylemiyor, ya almanız gereken sorumluluğu almıyorsunuz. Zaten olmayacağına göre neden buna gayret göstereyim mantıklı bir bakış. Kötümserlik mantıklı. Hayatta olabilecek iyiliklerin pek azı gerçekleştiğine göre neden risk alıp da olmayacak işlerin peşinden gidelim?

Sonuçlar her zaman iyi olmayabilir. Yine de kötü baktığınızda kendini gerçekleştiren kehanet yerine geliyor. Ben bu işi yapamayacağım diye başlayınca haklı çıkıyorsunuz. Ben bu işi yaparım dediğinizde haklı çıkmak daha zor.

Bu belki de insanların haklı çıkmaya verdiği aşırı önemden. Kötüyü beklersen haklı çıkma ihtimalin daha fazla, hepimiz öleceğiz, hepimiz bir gün sevdiklerimizden ayrılacağız, hepimiz bir gün kaybedeceğiz. Bunları beklediğinde haklı çıkacaksın. Eğer garanti haklılık arıyorsan olumsuzu bekle, kötüyü gör ve haklı çık. Nasılsa bir gün olması gereken olmayacak ve sen o gün ben zaten inanmamıştım diyeceksin.

İşlerin kötü gitmesini ve haklı çıkmayı mı istersin? İşlerin iyi gitmesini mi? İşlerin iyi gitmesini isterim. Tabii ki işlerin iyi gitmesi zordur. Haklı çıkmak istiyorsanız, bahsinizi işlerin kötü gitmesine oynarsınız. O zaman haklı çıkarsınız, nihayetinde işler hep kötü gider, herkes ölür, herkes ayrılır, her şirket batar, dünya ısınır ve medeniyet biter. Ne kadar da haklısın. Sana ödül verecek kimse kalmsa da kendini iyi hissedersin. Haklılığın verdiği o tanrılık hissi.

Tabii ki işlerin kötü gitme ihtimali hep var. Umutlu olmak için sebep yok. Garanti istiyorsan garanti veremem. Ancak bir şeyler olacak. Yarın kainat yok olmayacaksa bazı iyi şeyler de olacak. Bizim gayemiz de mümkün mertebe bu iyilikten nasiplenmek. İşlerin iyi gideceğine ve nasibimizin iyi olacağına dair umut da bu nasiplenmenin parçası. Belki kendini kandırmak, belki saflık, belki kocakarı imanı ama neticede nasibin şartı o nasibe inanmaksa, biz de en iyi nasıl inanılır onu düşünelim.

Umut aptaldır. İyi çıkacağına, iyi gideceğine dair kendini devamlı kandırmak gerekir. Daimi bir gaflet hali. Ölüp gidersen hepsi gider. Umut etmek için yaşamak gerekir. Anlam vermek gerekir. Anlam aramak gerekir. Anlamı vermek gerekir. İnanacağın anlamı bulmak gerekir.

Umut anlamdır. Anlam umut. Umudumuz vardır.

[Demzen]