Neden başına bir iş geldiğinde polise gitmezsin. Biri sana hakaret etti mesela, neden polisle uğraşmazsın? Biri sana şantaj yaptı veya tehdit etti, neden gitmezsin?

Gitmezsin çünkü sonunda bir şey çıkmayacağını onlar da, sen de bilirsin. Ortada cinayet gibi ağır suç yoksa birinin önemli bir ceza alması hemen hemen imkansız. Bu imkansızlık içinde kendini yorduğunla kalırsın.

Adalet inancının en büyük düşmanı sanırım bu. İnsanlara adaletle değil, güçle ilişki kurmanın gerektiğini öğreten de bu. Adalete inanmıyoruz, dünyevi adaletin mümkün olduğuna ve başımızdakilerin bunu istediğine dair bir inancımız yok.

Bu benim işleme ihtimalim olan suçlar için de geçerli. Peki sen neden suç işlemiyorsun, madem ceza görmeyeceksin? Görmeyeceksin ama uğraşacaksın. Beni yıldıran şey polise ifade verirken cümleleri okuyup düzeltmeleri yapmak. Yılgın suratlarla sigara içilen salonlarda beklemek. Bir takım triplere girmiş savcı ve hakimin karşısında kendimi izah etmeye çalışmak. Bunları gördüm ve asıl cezanın bu olduğuna kanaat ettim ve bu cezaya muhatap olmak için de zaten suç işlemiş veya işlememiş, mağdur ve mazlum olmanın bir farkı yok.

Sözleşmesi bitmiş ve normalin dörtte biri kiraya oturan bir kiracıyı çıkartmak için bir avukatla konuştum. Şirket merkezini taşıyacağız diye ihtiyaçtan tahliye davası açarsak, kazansak dahi dört sene sürer dedi. Buna benzer bir kiracı hiç kira ödemeden ve caydırıcı hiçbir şeyle karşılaşmadan senelerce işgal etti bir yeri. Türkiye'nin halleri. Devletimizin adaleti olmadığı için Allah'ın adaletini bekliyoruz.

Hemen bütün işler böyle bu memlekette. Çark bir şekilde döndüğü, baştakiler adalet sisteminin böyle olmasından memnun olduğu, zira bir defa adaletten şaşıldığında devamı da güçlünün lehine geleceği için normal şartlarda düzeleceğine dair bir inancımız yok. Çünkü eğer yeterince büyük bir mesele olsa o kiracıyı bir şekilde oradan çıkaracak mekanizmalar eminim vardır. Bu mekanizmalar herkesin erişimine açık olmadığı için adalet yok veya zaten herkesin erişimine açık olmadığı için bu mekanizmalar var.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adaletine, bir ev yıkılır da içinde oturan ölürse, onu yapan usta öldürülür diyen Büyük Kral Hammurabi'nin adaleti kadar güvenmiyoruz. Yapabileceğimiz sadece bu çarktan mümkün mertebe uzak durmak.

[Demzen]