Kübler-Ross’un On Grief and Grieving kitabını dinliyorum. Yas tutma sürecini anlatıyor. Bilhassa ölümlerden sonra hangi aşamalarda yas tutarız.

Bir yakınımın 17 yaşındaki oğlu Sinop’ta denize girdiği yerde dalgaya kapılmış. Babası da cankurtaran da çıkaramamış. Dört gündür denizin cenazesini vermesini bekliyorlar.

Böyle bir acıyla nasıl başa çıkarsın? Yaşamadan bilmek mümkün değil. Yaşarken bilmek mümkün mü onu bilmiyorum. İnsanın acı çekmesinin bir sınırı olduğunu kabul ederek, ondan sonrasının acıdan uyuşmuş bir zihin, bunu her noktasında hisseden bir beden olduğunu düşünerek ancak tahayyül edebiliyorum. İnsanın yaşayabileceği en büyük acılardan biri evladın ölümü. Yusuf çok akıllı bir çocuktu.

Sevenleri inkar edecek başta. Ölümün, ayrılığın, kazanın varlığını inkar edecek. Çıkıp gelecek şimdi hissi. Belki bir yerden karaya çıkmıştır hayali. Cenazesine ulaşılması bunların hepsinin kabul edilmesi için elzem. Depremde kaybolanların, bir mezarı olanlardan daha uzun süre açık bir yaraya sebep olması bundan.

Bir süre sonra duygular öfkeye dönüşüyor. Bize bunu yaşatan her şeye öfke. Denize, Allah’a, kadere, insanlara, o gün orada olanlara, olmayanlar, yaşayanlara, yaşamayanlara… Sorumlu görülebilecek herkese ve her şeye karşı derin bir öfke ve kırgınlık. Kendine de. Belki en çok kendine.

Sonra bir pazarlık safhası varmış. Bari şöyle olsaydı, bari böyle olsaydı safhası. Allah’la pazarlık, geçmişle pazarlık. İnsanın hayatını kontrol etmeye ayarlı zihninin, kontrolü ele almaya çalıştığı safha.

Sonra da depresyon. Hayatın tadının kaçması, yataktan çıkamayacak hale gelmek. Yaşamak istemediğini söyleyecek enerjiye bile sahip olamamak. Kendini bir enkazın altında bulmak.

En son da kabul. Bu kabul tabii hiçbir şey olmamış gibi yapmak değil. Zaten bu safhalar da geçici safhalar değil, insan evlat acısını unutup da hayatına kaldığı yerden devam edemez. Kabullenmek o acının varlığını kabullenmek, acıyı acı olarak görmek.

Diyor ki bunların hepsinin bu sırayla olması veya gerçekleşmesi şart değil. Ancak yas her zaman ciddiye alınması gereken, hakkıyla yaşamaya önem verilmesi gereken bir durum. Bu aşamaları bastırmaya çalışabilirsin, kısa yoldan atlatmaya çalışabilirsin ama onlardan kaçtıkça takip ederler. Hayatını evladını kaybetmenin öncesindeki gibi yaşamaya devam etmek arzusu hep orada ama bu arzu da seni yaşaman gereken acıyı ve üzüntüyü yaşamaktan alıkoyuyor.

Allah geride kalanlara acıyla yaşayacak sabır versin.

[Demzen] #ölüm #Kübler-Ross #acı