Sabah On Being podkestinde manevi gezgin peregrinator bir kadınla yapılan röportajın yarısını dinledim. Bir zamanlar bir kilise vaiziyken ve cemaati varken, manevi ama dindar olmayan bir yol aramış kendine. Peregrinus dolaşan, gezen, hacı anlamlarına geliyor. Bu blogun ilk adı da logos peregrini idi, gezginin sözleri.

İnsanın kendi dinini kendi yapmasının hakiki dindarlar arasında hoş karşılanmadığını anlatıyordu. Ben de o dindarlardandım. Sonra dinden darlandım. Aşırıdinden dinaşırıya. Allah'la münasebetini bugün nasıl kurmak istersin?

Nihayetinde herkes, ömrünü köyünün camiinde edindiğiyle bitiren de, televizyonda görüp beğendiği hocanın kitaplarını okuyan da, her akşam başka bir geleneğin meditasyonuyla uyuyan da kendi dinini kendi yapıyor. Elindeki maddi ve sosyal imkanlar köyünden çıkmasına yetmiyorsa, onun elinde bulunan imkanlarla o tercihi yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. O sebepten otoriteye yaslanıp manevi gezentiliğe yapılan eleştirinin tutarlılıkla ilgili bir kısmını haklı bulmakla beraber, çoğunun gezmeye imkan bulamayanın gezene duyduğu hasetten kaynaklandığını düşünüyorum.

[Demzen] #on being #din #İslam #manevi gezgin