Kendini kandırdıkların da seni kendilerini kandırmak için kullanıyor. Bildiklerin de seni bilinmek için. Düşündüklerinin beyni yok ama varolmak için senin beynine yerleşmişler.

Oradalar işte ve buradalar.

Ben bir düşünce miyim, yoksa düşünen mi? Düşüncenin sahip olduğu varlık mıyım, varlığın sahip olduğu düşünce mi? Hangisi hangisinden önce?

Düşüncelerinize sahip çıkınız, onların yapamadığında bir şeyleri yapabilmek mümkün değil. Bazı zamanlar biri ölür. Bazı zamanlar biri doğar. Yollar açılır. Yollar açılsa da kapansa da böyledir. İnsanın elinde değil. İnsan elindeki dğeil.

Trafikte biri önüme kırınca hatırlıyorum. Açılan da, kapanan da onun emriyledir. Bu devamlı Allah'la konuşma halinin, onu düşünme halinin, yarın ölüp gideceksin ve işte burada hatırlandığın kadar, zihinlerde düşünce uyandırdığın kadar varolmuş olacaksın. O zaman da önemli olacak mı bu mesele? Seni hala nasıl hatırlayacaklar?

Hatırlayan biri olursa onun beynini işgal eden bir düşünceye mi dönüşeceksin?

Hatırlanmak kısmı ilginç. Elinde değil. Hatırlayanın da elinde değil çoğu zaman. İnsan hadi bugün birini hatırlayayım diye hatırlamaz. Biraz önce Mısır Çarşısı'nı gezerken evdeki sarı fincanın kardeşlerini gördüm. Sarı fincanın hatırlattığı. Sarı fincanı yok etmiş olsam hatırlayacak mıydım? Hatırladım. Hadi unutayım da diyemiyorsun. Kendi düşüncelerinle münasebet kurmanın imkansızlığı.

[Demzen]