Ne olduğunu anlamadığım olaylar gerçekleşiyor ve ben ne olduğunu anlamamaktan memnunum. Cahil mutluluğu.

Dün maç varmış. Sanırım varmış. Anladığım kadarıyla bu Riyad'daymış. İki Türk takımı neden Riyad'da maç yapıyor bilmiyorum. Sanırım ucunda para vardır. Bunlar maça çıkmamış. Mevzunun Atatürk'le de bir ilgisi var, Filistin'le de. Hatta Kürtlerle bile ilgisi var sanırım.

Şimdi benim bu konuyu etraflıca öğrenmem nereden baksan iki saat. Herhangi bir yorumda bulunmam için dört-beş saatimi milletin ne dediğine ayırmam gerekiyor. Dahası herkesin doğru söylemediğini, herkesin kendi ölüsüne ağlayıp, kendi yarasını bağlamaya çalıştığını kabul edince uzun uzun anelizler yapmak için daha fazla zamana ihtiyaç var.

Bu durumda ben cehaleti tercih ediyorum. Öğrenmek insanlarda dopamin üretiyor, sosyal bağların kuvvetlenmesi için de insanların ne yaptığını, karşı kabilenin grubun ne durumda olduğuna ekstra bir dikkat kesiliyoruz. Komşumuzu gözlemenin, dedikodunun keyfi bundan. Tecessüs veya yeni adıyla stalk bunun için çok keyifli.

Şekerin insan bünyesine bu kadar güzel gelmesi, tatlı gıdanın zehirli olmadığından emin oluşumuzmuş. Tatlıysa zehirli değildir diyor bünye, ne kadar yersen ye. Ancak hayatını şekerle geçirirsen ne olur bunu bünye düşünmüyor. Çünkü insanın yaşadığı dünyada normal şartlar altında içi çikolata dolu marketler yok.

Bilginin ürettiği dopamin de öyle. Normal şartlar altında en fazla 150-200 kişilik gruplarda yaşayan insanın edinebileceği bilgi ve dedikodu miktarı sınırlı. İnsanın doğal ortamında şekerin bir sınırı olduğu gibi, bilginin de bir sınırı var. Modern zamanda şekerin doğal sınırı ortadan kalktığı gibi boş bilginin de sınırı ortadan kalktı. Dünyanın tüm futbolcularının ayak parmaklarının çapına kadar öğrenmek isteyeceklere imkan var.

Bu durumda tercihli cehalet gayet makul bir strateji haline geliyor. Şekerden uzak durmak gibi futboldan ve bitmeyen dedikodusundan uzak durmak.

[Demzen]