Üç beş bin versen iki ay idare ederim dedim. Yıllardır görmüyordum. Daha yıllar boyunca görmeyeceğimi hesap edip borç istemenin akıllıca olacağını düşündüm. Tabii ki bakışlarını uzaklara dikip, oralarda uzaklarda param var ama şimdi yok bakışı attı: Çok sıkışık durumdayım, biliyorsun.

Bilmiyordum aslında. Bildiğim kadarıyla gezip tozacak parası vardı. Hedefsiz gezmeyi severdi. Okuldayken de böyle keşif yaparken arka sokakların birinde bıçaklanmıştı. Flanörlük şehidi oluyordu az kalsın.

Üstelemedim. Benim de paraya o kadar ihtiyacım yoktu ama benden istemesin diye istemiştim. Öyle de bir huyu vardır. Ne yapıyorsun, nasıl gidiyor işler?

Bitcoin işine girdim, biraz para kaybettim. Yatırım danışmanlığı yapıyorum ama piyasanın hali çok kötü dedi.

Bitcoin ne ayak ya, anlamadım ben onu hiç dedim.

Bizim Hulki var, programcı. Onun vasıtasıyla girdim. Ben de anlamıyorum, alıyoruz, satıyoruz işte. Dolar gibi düşün ama dolardan kıymetli tabii.

Haa dedim ama bir şey anlamadım haa'sıydı bu.

Çok para kazananlar var, biri geldi geçen, Lamborghini almış. Nasıl dedim, Bitcoin abi dedi. Evi arsayı satıp girmiş, dolar bir yandan, Bitcoin bir yandan... Sekizbinken girmiş, bir senede on katına çıkmış yatırdığı.

Duydum ben de, çok zengin olan varmış dedim.

Ofisinde değişiklikler vardı. Eski mini etekli sekreteri göndermiş, örtülü birini almıştı. Kız bize az önce istediğimiz kahveleri getirdi.

Cemal hoca gelecek efendim, saat 12'de görüşmeniz var dedi kız. Bana da yan gözle bakıyordu. Git artık der gibi.

Haa, evet dedi. Cemal hocamın havasına girelim biraz diyip bilgisayarından Kur'an açtı. Yasin suresi. Havaya girmek için. Cemal hoca gassal mıydı?

Cemal hoca diye birinin olmadığından, olsa da bugün gelmeyeceğinden emindim. Ben gideyim diye yapıyordu. Benim gibi şeytanları kovmak için kullandıkları bir usul bu, sıkılsın da gitsin diye Kur'an açıyorlar. Kız da muhtemelen bunun için gelip yanımda söylemişti.

Cemal hoca kim dedim gıcık etmek için.

Çok mübarek adamdır. Zamanın kutuplarından diyorlar.

Haa dedim yine. Kutup nedir, sorsam mı diye düşündüm ama mıktanıs kutbu gibi hepsini çeken bir şey herhalde dedim içimden.

Çok sevilir, saygı duyulur.

Lafın devamını dinlemedim. Bu kadar müthiş bir adamla beni tanıştırmayı teklif etmediğine göre adamın geleceği yoktu.

Tanımak isterim dedim.

Bugün bir iş meselesi için geliyor. Vakıf var da, onun dükkanlarıyla alakalı işler varmış.

Ağzımdan yine bir haa çıkarken, dıngır dıngır bir ilahi çalmaya başladı. Telefonuymuş. Bana eliyle sus işareti yaparak açtı, ve aleyküm selam ve rahmetullah hocam...

Cemal hocayla onbeş dakika kadar dükkanları teminat gösterirse ne kadar faiz ödeyeceğini konuştular. Borcu bu veriyordu. Tefecilik yapıyordu yani Cemal hocasına. Faiz yerine başka bir kelime kullandılar, o ona satmış gibi yapacak, bu buna para verecek falan. Prosedür incelikliydi ama yüzdeler havada uçuşuyordu.

Konuşma hala devam ederken kalkmak istemedim ama biteceği de yoktu. Arkaplandan gelen yanık Yasin'e ön planda uçuşan faiz ve vergi pazarlığı.

Yerimden kalkacak gibi yaptım, eliyle telefonu tuttu, gidiyor musun, görüşelim yine dedi. Elimi sallayıp çıktım.