Her şeyin bir anlamı var diyor. Hepsinde bir hikmet var. Biz bilmiyoruz ama var.

Her şeyde bir anlam olması, aslında hiçbir şeyde anlam olmaması demek. Umut veriyor gibi görünen basit bir nihilizm. Her şeyde anlam var ama ben anlayamıyorum demek, hiçbir şeyde anlam yok demekten neden farklı olsun?

Bu doğru bir cümle de değil zaten, ciddiye alınan bir şey değil. Hayatımızı deli gibi anlam peşinde koşarak harcamıyoruz, daldan düşünce lazım oluyor. Başın kıçın yara bere içindeyken her şeyin bir anlamı var, bilhassa bu yaraların, yoksa ben, bu mübarek egom ve ben, bu daldan düşer miydik?

Olabilir tabii, bütün hepsinin bir anlamı olabilir. Bunu nasıl anlayacağız? Yaşarsak anlarız, öldükten sonra anlam arayışı devam ediyorsa bir ihtimal anlarız ama bunlar yoksa, o anlam, orada durduğu ve hep varolduğu düşünülen anlam hiçbir zaman bulunamaz.

O halde insanın anlam arayışı büyük ölçüde duygularına hitap eden hikayeleri dinlemesinden ibaret. Bu hikayeleri kendin de yazabilirsin, kendi elinle yazar, kendi gözünle okur ve önüne gelen her şeyde bir anlam bulursun. Nihayetinde kuklayı kendinin oynattığını unutursan seyretmesi keyifli bile olabilir, her şey anlamını bulur ve hiçbir şey anlamsız kalmaz.