zaman zaman bu yazıları tamamen hikayeye dönüştürmek aklıma geliyor. gerçekle bağım, onun getirdiği kanaatler, bu adamın gerçeğe başkalarından daha yakın olduğu intibaı körelsin.

ancak şunu farkettim: insanların zaten hikaye ve gerçeği tefrik edecek halleri yok. yazdığın zaman, yine aynı konulardan bahsedeceksen seni illa ki gerçekler hakkında yazıyormuş kabul edecekler. hikayeye süs olsun diye eklediğinin de sorumluluğu seni bulacak. hikayede Allah'la konuşan adamdan bahsedeceksin, mesela, bu adamın sen olduğunu düşünecekler.

bu sebeple artık kendimi belli bir formda ifade edersem daha iyi anlaşılacağıma dair kandırmayı bıraktım. anlaşılmak zaten elimde olan bir şey değil. insanların nasıl anlayacakları veya nasıl anlamayacakları, nasıl yanlış anlayacakları benim meselem olmamalı. bir yerde, eğer yeterince berrak düşünebiliyorsam, bana sorulan sorular kendime sorduklarımdan daha kolaysa, başkalarından duyduklarım kendime söylediklerimden daha düzse ve konuşmak bana bir şey katmıyorsa... neyin anlaşılıp, neyin anlaşılmadığı da önemini kaybediyor.

dünyayı değiştirmeye çalışmıyorum. dünyayı anlamaya da çalışmıyorum. olanın olduğu gibi olmasından bizar değilim. anlaşılmadığımdan şikayetçi değilim. anlaşılmak bana bir şey kazandırmayacak.

o halde neden kendimi bu yarışa sokayım?

eğer bu yazılar bir tez konusu olsaydı ve anlaşılmadan derecemi kazanmam mümkün olmasaydı, bir ihtimal anlaşılmayı da daha ciddiye alırdım. eğer bu yazılar gazete yazısı olsaydı ve okurlar para verip alsaydı, bir ihtimal anlaşılmanın sorumluluğu üstümde olurdu. ancak bu yazıların herhangi bir maksadı, müşterisi, ücreti ve ticareti olmadığına göre, neden anlaşılmak benim derdim olsun?

öyleyse hangi formun fikri daha iyi aktaracağı dışında herhangi bir kriterim kalmadı. bazılarına hikaye yazarım, bazılarına şiir, bazılarına diyalog, ekseriyeti deneme yazılarında şekillenir. bazılarını da sessizce geçiştiririm.

[Menfez] #yazı #hikaye #deneme #amaç #ticaret