Bugün yeni evden Balat'a yürüdüm ve geri döndüm. Bunun sonucu mu, yoksa son birkaç gündür düşündüklerim mi bilmiyorum, yorulmuşum.

Geçen haftanın başını hasta geçirdim. Bunun getirdiği bir son altı ayı düşünme fırsatını es geçmediğim için de yorulmuş olabilirim. İnsanın hastayken, bir önceki hastalıktan beri olanları sigaya çekmesi gerekiyor herhalde.

Hikaye yazmaya çalışıyorum. Taslaklar hikaye özeti doldu. Doğrudan anlatamadığım konuları bir şekilde yazıya geçirmem gerekiyor ama bunların hepsinin bir şekilde kadın mevzuuna çıkmasından sıkıldım. Bu konunun çözülmesini isterdim. Varlığı bir dert, yokluğu başka bir dert durumundan kurtulmak. Neticesiz arayışın bitişi, bulmakla değil, aramayı bırakmakla mümkün.

Bırakabiliyor musun? Hayır.

Zihnimdeki kadın imgesinin giderek daha korkutucu bir hal almaya başlamasına şaşırıyorum. Daha sıkıcı, daha yorucu bir imge. Bunun sadece geçmişin ürettiği bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum. Kişiden kişiye farkeden bir sıkılmışlık değil, hemen herkesten aynı ölçüde sıkılıyorum. Sıkıntım bile egaliteryen.

Daimi bir sızıyı, arada ağrı kesici alarak hafifletmek için birileriyle konuşuyorum. Sonra konuşmam daha başka sızılara sebep oluyor. Bunun ölçüsünü, sınırını çizecek kadar güvenebilmemin de imkansız olduğunu görüyorum. Yeni bir şeye başlamak için eskisini bırakmalısın ama eskisi de kendini hatırlatmaya devam ediyor.

Şu: Madem her gün gelip bakacak ve hakkımda konuşmaya devam edecektin, neden ayrıldın? Veyahut şu: Seni mutlu etmeyen ve sana zarar veren arkadaşından hakaretler eşliğinde ayrıldıktan sonra neden hala dönüp arkaya bakıyorsun? Veyahut şu: O kadar konuştuktan sonra artık susarsın sanmıştım.

Fazla incinmişlik mi, aşırı hassasiyet mi, ilgi budalalığı mı, şımarıklık mı bilemiyorum. Bir süre donup ertelediğim gönül kırgınlığının bandajlarını açtım. Demek böyle oldu, demek şöyle dedin, demek sen böyleydin ve şöyleydin diye uzun uzun pansuman yapıyorum. Susmak istiyorum, geçsin istiyorum, bitsin istiyorum.

[Menfez] #kadın #ilişki #arkadaş #geçmiş #pansuman