Harita vatan değil. İnsanı olduğu gibi görmek mümkün değil. İnsanın kendini olduğu gibi görmesi de mümkün değil. Hepimiz kendimizinki dahil zihinlerde haritadan ibaretiz. Ben bir haritayım. Sen bir haritasın. O bir harita.

İnsanı tanıyabilir misin? Harita çıkarmak uzun ve zahmetli bir iş. Zaman lazım. Emek lazım. Belki hiç geri dönmeyecek yatırımlar yapmak lazım. Buna değer mi?

Çoğu insanın haritası yalınkat. Bununla idare ediyorlar. Ayrıntılı haritaya hiçbir zaman ihtiyaç duymuyorlar. Normal. Makul olan bu. Derdin insanı tanımak değil de, yaşamaksa, haritaya bakarak idare edersin. Haritalar basit de olsa bir fikir verir. Yıllarca aynı evde yaşayıp, basit haritalarıyla mutlu olan da çok.

Zaten kişi kendini bile o kadar ayrıntılı tanımaz. Kendini tanımak için de o yatırımı yapman lazım. Ben bir neyim? Kimim, nereden geldim ve benim bu yarıklarla örülü topoğrafyam tam olarak neye benziyor. Hangi dağda esiyorum, hangi kutupta donuyorum, kalbimin ortasından hangi ırmak geçiyor?

Yazdıklarımın tüm gayesinin bir kendini haritalama denemesinden ibaret olduğunu farkediyorum. Haritanın ölçeği artıp, detayları çoğalınca anlatması zorlaşıyor. Bunun için daha yalınkat, ölçeği daha az başka haritalar ekliyorsun. Bu insan beni nasıl görmek istiyor? Haritayı detaylı anlatmaya gerek yok, çoğunun derdi bu değil zaten, neden yorayım?