Dünkü hikayenin devamını İngilizce yazmaya niyetlendim. Karar verdim diyecektim ama karar dediğimiz uzun süreli bir ifade ve karar vermek deyince sanki yapacakmışım gibi olur. Niyetlendim sadece, kararları ben vermiyorum. Takdir eden veriyor.

İngilizce çünkü Türkçe'de bilim kurgu yazmak zorlamaya başladı. Terim üretmek gerekiyor. Terim üretmek istemiyorum. Hikayeyi yazmak, olduğu gibi anlatmak istiyorum. Ayrıca okuduklarımın ekseriyeti İngilizce olunca, dönüp her şeyi Türkçe ifade etmeye çalışmak ikinci bir zorluk demek. Hikayeyi düşünmek zaten zor, bir evreni, bir dünyayı hayal etmek zor, bu zorluğun üstüne bir de bunu Türkçe yapmak daha zor.

Türkçe bilim meselesi de böyle. Yapılabilir mi? Teorik olarak evet. Ancak dünyayı aktardığınız terminolojinin oturmuş olması lazım. Geleceğe ilişkin bir söz söylemek için gelecekteki kavramların, nesnelerin, düşüncelerin isimlerini yaklaşık biliyor olmak gerek. Bilim de temelde geleceğe ilişkin bir sistem, dünyanın nasıl gerçekleşeceğini bilmek gerekiyor. Bizim yerimiz ne olacak?

Bizim yerimizin diğerlerinden tamamen farklı olduğunu, dünyanın kaderini değiştirecek bir ulus, bir dil, bir düşünce olduğunu mu düşünüyorsun? İsmet Özel-vari bir yansıtma. Ben bu ülkenin en büyük şairiyim ve bu millet de dünyanın en büyük milleti. Ben neden varım sorusuna cevap verebilmek için aynalı odada kendini en büyük gösteren aynayı seçmek. Sen sensin, ben benim, dünya da dünya. Türklük o dünyada diğer kavramlardan ayrılan bir kavram değil. Seni inşa eden Türklük, beni de inşa etti, ben o Türklükten o kadar da büyük bir fazilet bulmadım. Bir Almanın Almanlıktan, bir Arabın Araplıktan veya bir Malayın Malaylıktan aldığından daha büyük, daha önemli bir ideal görmedim. Ulus devlet her yerde aynı, kendini ona armağan edersen, mefkureni, idealinin, hayatını onun çevresinde geliştirirsen tabii ki seni daha makbul kabul ediyor. Marketin ebedi müşterisi.

Türkçe yazmak onun için pratik sebeplerin ötesinde bir anlama sahip değil. Pratik sebepler de malum, annemden öğrendiğim dil olmasıyla ilgili. Bu pratik fayda yetmediğinde, kendimi dilin kendisiyle, anlattığım konudan fazla uğraşıyor bulduğumda canım sıkılıyor. Türkçeyi geliştirmek böyle bir şey değil. Dil devrimi tarzı kelime basmakla dil gelişmiyor. Konuşuyorsun, anlatıyorsun, farklı anlam bağlarından farklı kullanımlar doğuyor. Kelimeler değişiyor, gelişiyor, çünkü anlatmak istediğimiz meseleler değişip gelişiyor. Tarihten bir yaprak tarzı herkesin anlattığı hikayeleri anlatıyorsan, işin kolay. Kelimeler ve kavramlar bilindik. Cemaat dediğinde herkes anlıyor. Geleceğe ilişkin bir kavram derdindeysen, Türkçe yardımcı olmuyor. Hikayelerde jumre diye anlattığım kavramın kelimesini belki on defa değiştirdim. Oturmuyor. Toplumcuk diyorsun başka bir şey, cümle diyorsun başka bir şey, jemmiye diyorsun başka, cemmiye diyorsun başka, camia diyorsun daha başka. Oturup yeni bir dil üretmeyi bile düşünmüştüm, Zerkubca, en azından bu kavramları aslından alıntılarım diye.

Jumre dediğim kavramın bildiğim kadarıyla İngilizce'de de doğrudan bir karşılığı yok ama jamia dersem ne olduğunun karşılığını veririm. Cem köküyle türettiklerim Türkçe'de egzotik durmuyor, eski duruyor. Toplum kelimesi kaba. Toplumun kabalığıyla da alakalı olabilir bu. Buna cuk eki getirince eşeğin tenasül uzvuna kurdele bağlamaya çalışıyorsun. Türkçe'de egzotik durması için Japon tınıları vermesi lazım, onun için hikayeyi Japonya'ya taşımak lazım. Onu da yapacak imkanım yok.

Neden tıkandığımı araştırırken aklıma bunlar geldi. Kavram üreteceksen, başkasının dilinde daha kolay. Onun için bizde kavramları Arapça-Farsça, İngilizce'de de Yunanca-Latince kelimelerden üretmişler. Herkesin kullandığı dilde kavram üretmeye çalışınca, salkım saçak bütün telmihlerini düşünmek gerekiyor. Yarı muhtariyet verdiğin, kendi içinde medeni hukuku ve yaşam biçimi farklı, mensuplarını kontrol edecek yumuşak gücü olan insan topluluğuna en yakın kelime Yahudi cemaati derkenki cemaat ama cemaat dersen buna Fetö giriyor, cami cemaati giriyor, Cemaat-i İslami giriyor, tarikatın zıddı cemaat giriyor, aziz ve muhterem cemaat giriyor. Kaybolup gidiyor kavram bunların elinde.

O sebepten politik bilim-kurguyu Türkçe yazmaktan sıkıldım. İngilizce yazarken de başka şeylerden sıkılırım gibi geliyor denemeden bilemeyiz tabii.

[Menfez] #Türkçe #Zerkubia #İngilizce #hikaye #kavram #İsmet Özel #milliyetçilik #dil