Where has all the productivity gone? (Bütün bu verimlilik nereye gitti?) başlıklı yazıda, teknolojik ilerlemenin neden bizi daha verimli hale getirmediğini sormuş:

  • Gelen verimlilik oyunlara ve sosyal medya gibi eğlencelere kaydı

  • Verimliliği daha fazla form ve süreç yönetimine dönüştürdük

  • Verimlilik var ama ufak bir grup meyvesini yiyor

  • Verimliliği her şeyi daha fazla kontrol etmeye çevirdik

  • Verimlilik mevcut ama Batı'dakiler bunun sonuçlarını alacak kadar akıllı davranmadı, başkaları verimlileşti

Yazıda kendisine en muhtemel gelen sebebin The Great Dissipation dediği, verimliliğin form ve süreçlere dönüştürülmesi yoluyla kaybedilmesi olduğunu söylemiş.

Örnek olarak da ev işlerinin kolaylaştıkça daha çok ev işi yapıldığını veriyor. Eskiden çamaşır yıkamak zorken kimse bu kadar sık çamaşır yıkamıyordu demiş.

Ben teknolojik ilerlemenin iletişimde bir ilerleme meydana getirmediği kanaatindeyim. Aşağı yukarı hala dörtbin yıl önceki hızla iletişim kuruyoruz ve bu konudaki hızlanma da genelde hayatın karmaşıklaşmasının getirdiği yavaşlamaya kurban gidiyor. İletişim ve anlama becerilerimizdeki ilerleme, hayatımızda iletişim kurmamız gereken daha çok unsur ortaya çıktığı için faydasız hale geliyor.

Evet, anında mesajlaşıyoruz ama bu mesajların çoğu olmasa da olur mesajlar ve nihai iletişimi hızlandırmaya değil, yavaşlatmaya yarıyor. İnsan zihninin iletişim kapasitesi değişmedi. Önceden az mesaj alıp, anlamı kendi tamamlıyordu. Şimdi çok mesajın arasından hangisinin önemli ve anlamlı olduğunu bulmaya çalışıyor.

Süreç ve bürokrasinin bu kadar bariz bir yavaşlık haline gelmesi de bundan. Şimdiki Bürokrasi milyonlarca mensubuyla, Roma İmparatorluğunun otuzbin kişilik bürokrasisine benzer şekilde çalışıyor. Sadece devletler değil, büyük şirketler de böyle. İletişim mecburi olduğu sürece de böyle olacak.