Genelleyesim geldi. Böyle abullabut, dümdüz genellemek istiyorum. Ara ara gelir. Erkekleri genellemek en kolayı. Türkleri, Amerikalıları ve Almanları genellemek de iyi olabilir ama kadınları genellemek kadar zevk vermiyor.

Güven üretme konusunda beceriksizler yazmışım notlara. Kadınlar yani. Böyle öznesiz konuşuyorsam kadınlardan bahsediyorumdur. Gizli özne bir kadın.

Bu gizli özne neden güven üretme konusunda beceriksiz? Çünkü hiç gerekmemiş. Hayatını kontrol altında geçirirsen, eyleyici olarak güven vermene gerek kalmaz. Kontrolü altında olmadığın insanlarla güven ilişkisi kurmak susmaktan veya itiraz etmemekten farklı bir beceri gerektirir. Bu erkeklerin de zor öğrendiği bir beceri, güven vermek çok zaman kendinden feragat etmeyi de gerektiriyor. Kadınlarımızda bu becerinin gelişmesi için bu insanlar neden bana güvenmiyor sorusuyla ciddi ciddi muhatap olması lazım. O da anladığım kadarıyla standart bir tecrübe değil.

Neden düşünmüştüm bunu, şimdi hatırlıyorum: Düğün fotoğrafları esnasında, bir iskelede fotoğraf çektiren gelin ve damat vardı. Gelin damadı hop diye itip suya düşürüyor. Sonra da gülüyor kahkahayla. Devamını bilmiyoruz, mizansen de olabilir. Ancak kızın gülüşünden bundan hayli keyif aldığını anladım. Kadınlarımızın bazısı neden böyle çocuk gibi davranıyor diye düşünmüş olabilirim. Bazısı derken de lafın gelişi. Tuzlu kahve yapmayı kendine hak gören kadın için damatlığıyla fotoğraf çektiren adamı suya atmak da makul görünür.

İnsanlara genel olarak güven problemim var. Kadınlara bir(kaç bin) tık daha fazla. Onlar da sağolsun bu konuda ellerinden geleni yaptılar. Neden güvenmiyorum diye sorunca aklıma gelenler var:

İnsanın hayatında belirsizlik genel kaidedir. Hiçbirimiz yarın nerede ve ne halde olacağımızı, dakikada kaç nefes alacağımızı, nefes alıp alamayacağımızı bilmeyiz. Buna rağmen geleceğe dair plan yapılması gerekir. Bunlar kesin değildir, hepsinde bir Allah izin verirse istisnası vardır ancak niyet belirtir. Güven dediğimiz, karşımızdaki insanın geleceğe ilişkin niyetinin sarih olmasıyla ve bundan bahsederken samimi olduğuna inanmakla alakalı.

Okul bitince ne olacağım belli olmaz, belki de iki sene yurtdışına giderim diyen bir insana mı güvenirsin, okul bitince de burada yaşarım diyene mi? Her iki durumda da yarın ne olacağımız belirsiz, ancak konu gerçekte ne olacağı değil, bulunduğun durumda ne kadar güven vermek istediğin.

Bazısı doğru konuşmak adına yuvarlak konuşunca büyük bir marifet sergilediğini düşünüyor. Ne olacağım belli olmaz deyince yalan söylememiş olacak. Valla benim de belli olmaz diyerek konuyu kapatmak istiyorum. Konuşmazsak hiçbirimiz bir şey söylemiş olmayız ve böylece hiç yalan olmaz.

İnsanın ağzından net sözler çıkması, bunların kesin olacağı anlamına gelmez. Niyetinin ne olduğunu rahatça ifade edebildiğini gösterir. Bunlar gerçekleşebilir, aksilik çıkar gerçekleşmez, ancak insan iletişiminde temel mesele karşımızdakine niyetimizi aktarmaksa gelecekle ilgili niyet bunun büyük kısmını oluşturur.

Kadınlarımızın kültürel bir eksikliği mi, daimi kontrol altında yaşamanın getirdiği iletişim sorunu mu bilmiyorum. Karşısındaki insan kendine ve hayata dair net bir şeyler söylüyorsa ama kendisi yuvarlak kalmayı tercih ediyorsa, bu güvensizlik büyüyor ve bütün iletişimi güvensizlikle boyuyor. Buna çok sık rastlıyorum ve artık standart olduğuna kanaat ettim: Ben birine bir konuda bilgi veriyorsam, karşımdaki de özenle anonim kalmayı tercih ediyorsa, fazla zaman harcamadan iletişimi bitiriyorum artık. Anonimliğin gizemli geldiği insanlar da vardır ama ben artık o yaşımı geçmişim. Yuvarlak ve belirsiz olunca, ben de yuvarlak ve belirsiz olmayı tercih ediyorum, geçiyor gidiyor.

Güven vermediğinizde aldığınız güven de bir süre sonra kadük hale gelir. Bir tarafın daima pazarlık payı bıraktığı ilişkiler bir süre sonra yorar. Kadınlarımız daima ikna edilen olmayı kendileri için daha makbul bulabilir ama neticede ortada karşılıklı söz yoksa, sözleşme de olmaz. Herkes kendi alemine akar.

[Menfez] #güven #iletişim #kadın #gelecek