{{< tweet 1425540019129786372 >}}

Üretkenliğin bedeli yaratıcılıktır demiş. Yani üretken olmak yaratıcılıktan feragat etmeyi getirir. Meşguliyet insanı yaratıcılıktan uzaklaştırır.

Ben de altına yaratıcılığın bedeli nedir? diye sormuşum. Her şeyin bir bedeli varsa, yaratıcılığın da olmalı.

Sözün kendisiyle de hemfikir değilim ama o başka bir mesele.

Bugün birine ilişkiler konusunda kendimi başarısız görüyorum. Nihayetinde suçlamak veya suçluluk anlamında söylemiyorum, ama yaşadığım kadarıyla başarılı değilim dedim. Başarı ve başarısızlığın ilişkilerde uygun kriterler olmadığını söyledi ama ifade ettiğimin arkasındayım: Neticede sürdürülen evlilikler, yüzdürülen gemiler varken ya ben uygun insanları seçmiyor, ya da doğru davranışları sergilemiyorum ki yürümüyor. Yürümediğinde bir başarısızlık var ve sağda solda suçlu aramak yerine bunun sebebini kendimde görmeyi tercih ederim.

Yaratıcılığın bir bedeli bu olabilir mesela. İnsanlardan çabuk sıkılmak. Bu ilişki başarısızlığının altında da bu olabilir. Bir insandan öğrenebileceğimi öğrendikten sonra artık mevzular kendini tekrar etmeye başlıyorsa sıkılıyorum. Sıkılınca da kendi dünyama dönüyorum. Kendi dünyam da en azından nesnelerin yerini değiştirerek ve içime doğru patinaj yaparak eğlenme şansım var. Başkalarının dünyası böyle değil.

Diğer bir bedeli de herhalde yapılacakların her zaman daha güzel olması. Henüz yazmadığım yazılar daha güzel, hayalimdeki hikayeler daha iyi, hayalimdeki konuşmalarda bütün fikirler yerine oturuyor. Bunları yazıya aktaramıyorum. Bir defa yazıldığında artık o yazı hayalden çıkıp gerçeğe dönüşüyor ve bu muymuş diyorum sadece.

Düzensizlik de başka bir bedel. Karmaşıklık. Rutinleri seviyorum ama sahibi bensem. Başkasının makinesinde bir çark olmak zor, başkalarını kendi makinemde istihdam etmem daha da zor ama kendimi makine gibi çalıştırabiliyorum. Bir ölçüde. Yaratıcılık denen şeyin üretkenliğin bedeli olmayışı da bundan, çünkü o rutinler ve üretkenlik olmasa yaratıcılık da olmaz.