{{< twitter 1435022764990152713 >}}

Gerçekten bir gün son virüs kaynaklı ölüm olacak mı, yoksa kırılgan bir dünyada her şeyi mi riske atıyoruz?

Bireyin önemi azalırken toplum denen organizma güçleniyor. Ancak bu organizmanın aklı bireyin aklı kadar hızlı çalışmıyor, o kadar iyi karar veremiyor. Birey milyonlarca yılın evrimsel süreçleriyle hızlanmış ve kendisi için en faydalı kararı neredeyse anlık alabiliyor. Toplumsal organizma ise sinir sistemi olarak daha yeni yeni Internet'i kullanmaya başladı. Dünyanın tamamını kaplamış bir tek hücreli gibi. Sinir ağı zayıf. Karar mekanizması hantal.

Bu durumda bu organizmanın güçlenmesi aslında kırılganlığın artması demek. Ben bireyin, ailenin, 150-200 kişilik toplulukların, bir kültürü devam ettiren toplumcukların hepsinin bu kırılganlığa karşı bir sigorta vazifesi gördüğünü düşünürüm. Ulus devletler bile hantal ve kırılgan büroksilerken, bu sigortayı yok eder de daha güçlü bir toplum, tek dünya devleti yapmaya kalkarsanız, kendinden bîhaber bir toplumsal organizma üretmiş olursunuz.

Kendinden bihaber organizma da bilim yapsa da, ortaya çıkan toplumsal dönüşümün getirdiği riskleri bertaraf edecek şekilde adapte olamaz. Bu durumda belki bir gün virüs kaynaklı veya çevre kaynaklı son ölüm olur, bilim ve teknoloji ilerler ancak toplumsal organizma hantal bir bürokrasiye, gezegeni kaplamış bir amipe dönüştüğünde başka risklere cevap veremez hale gelecek ve genel olarak varoluşa yönelik riskler artacaktır.