Geceyi dışarıda geçirdim. Terasta yattım. Biraz sinek var ama sıcaklarda iyi.

Sabah 5'te kalkıp, 5 buçuktan önce soğuk suyuk altına girmediğimde, o gün yemek yememeye niyetlendim. Ya uyku, ya yemek. Bugün bu kararı verdiğim ilk gün olduğu için aşk ile kalktım, bakalım müteakip günler yine uyanır mıyım, yoksa açlıktan sürünsem de uykuyu mu tercih ederim? Veya hepten bırakır mıyım?

İki üç kötü alışkanlığım var: Birincisi twitter'dı, onu biraz gemledim. Titreme geldiğinde notlar aldığım bir hesap hariç hafta sonları bakıyorum. İkincisi geç uyanmak. Bu biraz da işteki toplantıların hep akşam 6-9 arası olmasından ve erken kalkmanın önemli bir faydasının olmayışından ama normalde erken saat insanıyım. Sabahları daha iyi çalışıyorum. Üçüncü kötü alışkanlık şimdi aklıma gelmedi ama vardır bir şeyler.

Bu sabah namazı da kıldım. Son iki yıllık gayrıdindarlaşma sürecinin gerisindeki kaçışın Allah'tan veya İslam'dan değil, başka şeylerden olduğunu düşündüm. Yakınımda dindar biri varsa, dünyanın dengesini korumak adına ben öteki tarafa koşuyorum. Dünyanın dengesi dediğim de, kimlik ve özgürlük.

İnsanların İslam'la (veya sair din ve ideolojilerle) ilişkisinde tutarlılık en önemli faktörlerden biri. İnsan kendiyle, geçmişiyle, etrafıyla tutarlı olmak istiyor. Müslümanlar bunu sadece kendilerinden değil, çevrelerinden de bekliyorlar. Bu da elini versen, kolunu kaptırırsın korkusu üretiyor. Kendi kapri şortla gezen beyefendilerin, başını örten kadınlara tesettür dersi vermesi. Kadın hiç örtünmese bir laf edeceği yok, o zaman kişisel özgürlük ama bizden olunca İslam'ın gızı, bileklerin görünüyor oluyor. Bu zamanda eteğini azıcık uzun tutan kadının bile takdir edilmesi gerekirken ilginç bir davet metodu.

Bunun benzerini hissettiğim için dindar görünmek, bununla bilinmek hoşuma gitmiyor. Ben günahkar ve kendi yolunun tek yolcusu biriyim. Dini tartışmaların hemen hepsinden de sıtkım sıyrıldı. Sırf entellik olsun diye bile ilgimi çekmiyor. Müslümanların her gün kafayı yordukları konuların çoğunun Allah'a bir yol bulmakla ilgisi yok. Din dediğimizin büyük kısmının da sosyal bir mesele olduğu kanaatindeyim. Sosyal meseleler de sosyal ilkelerle çözümlenir, insanlarla ve psikolojileriyle ilgili konuyu büyütüp Allah'a ve imana bağladığında, meseleyi anlamadığımız gibi daha da çözümsüz hale geliyor.

Belki eskiden de öyleydi ama dinin bugünkü asıl önemi sosyal sinyal olmasından. Birbirimize din üzerinden, ya onu takip ettiğimizi belli ederek veya ona aykırı davranarak sosyal sinyaller veriyoruz. Ben de sizdenim. Burada Allah'a yakın olma veya hakikate ulaşma gayesi ikinci (belki üçüncü, belki beşinci) planda. Sosyal sinyaller uzaktaki ay olarak ideal bir takım resimler sunar, ancak o ayı işaret etme maksadı sosyal bilinirlik olunca, işaret ettiğinizin içeriğinin önemi azalıyor.

Dine yaklaşan da, uzaklaşan da sosyal sinyal üzerinden karar veriyor.

Çoğunlukla bu dindar bilinirlikten kaçmak için insanlar dini red içine giriyor. Gençlerde Deizm yayılıyor düşüncesinin temeli bu. Memleketimizde Deizm'in sağlayıp da İslam'ın sağlayamadığı bir şey yok, Sünni itikadın dünyayı izah etmekte Deizm'den eksiği yok, ancak bir defa müslümanım dediğinizde gelen eşantiyon o kadar fazla ki, bunun anlamını kendine izah edemeyen kısa yoldan inanmıyorum diyor.

Memleketimizde namaza başlamak diye bir şey var mesela. Normal şartlar altında müslüman namaz kılar, namaz kılmayan müslüman diye bir kavram yoktur. Düzensiz kılabilir, kaçırabilir, üşenebilir, fırsat bulamayabilir ama beş vakit kılamıyorsa, bir vakit kılar. Bizde böyle değil, namaza başlayınca daha bir ileri seviye müslüman oluyorsunuz ve daha sorumlu oluyorsunuz. Sadece cumadan cumaya namaz kılandan o kadar dindarlık beklemiyoruz.

Sosyal sinyalin dinin asıl maksadı haline gelmesi de içeriğinin boşalmasına yol açıyor. Tamamı bir yerlerden maaşlı hocalar tarafından toplumu hizaya sokmak, kendine mevki edinmek veya bizatihi ben hepinizden daha müslümanım, cennete hpinizden önce gideceğim alt metniyle kendini tatmin etmek için kullanılan bir araç bu. Onların bu aracı böyle kullanması, özünde hakikate ve Allah'a ulaşmaya dair kullanılamayacağını göstermiyor ancak bunun için ortadaki gürültüden uzaklaşmak, ben tam olarak neden buradayım? sorusuna kendini vermek gerekiyor.