Artık günlere denk gelen kelimeleri de yazabilirim. dervaze'de <http://dervaze.com>__ ebcedle de arama yapılabildiğine göre, mesela bugünün sayısı 821, karşılığı nedir diye bakabilirim.

/Ahger/ (اخگر) diye bir kelime var , sonra hodrey (خودراي), izahen (ايضاحا), şenaat (شناعت) ve tekrar (تکرار). Ahger ne demek ki?

Kor. ahger-i sûzan, yakıcı kor demekmiş. hodrey başına buyruk. İzaheni izah etmeye gerek yok herhalde. şenaat kötülük ve tekrar ve tekrar.

Başına buyruk bir kor parçası şenaatini izah için tekrar tekrar...

Evet, böyle hikayeler uydurabilirsin. Ahger-i hodrey şenaatin izahen tekrar ve tekrar...

Biraz daha zorlarsak okuyan kalmayacak.

Bugün bunlarla alakalı ne geldi başıma diye bakıyorum, yok bir şey.

Ama bunlar zaten yarının. Malum gün akşam ezanıyla değişiyor, bunu da akşam 6'ya sabitlemiştik. Bugün 12820'ydi. 820'de ne var?

İzah (ايضاح), vüzuh (وضوح), maişet (معيشت), kışkış (قيش‌قيش), muhassas (مخصص) diyor. Bugün kime ne izah ettin? Neyi vüzuha kavuşturdun? Maişet gayesiyle kimleri kışkışladın? Muhassas da tahsis edilmiş demek. Kime ne tahsis ettin?

Biraz yazı yazdım ama neyin vüzuha kavuştuğunu bilemiyorum. Kimseyi kışkışlamadım. Bilakis Tunuslu misafirler geldi, onları bekledim. Maişet derdi her zamanki kadar mevcuttu. Evi Tunuslulara tahsis ettim. Buradan tutturabilirsin.

Eğer yarın çok sıcak olur ve başına buyruk birinden kötülük gelirse, yeni bir fâl usulü bulmuş olursun. Çok da İslamî duruyor.

Ebcedî fal. Yıldıznameden daha sağlam olacağını tahmin ediyorum. Her güne sekiz on kelime yazacak kadar genişletince sözlüğü, insanların doğum tarihlerini alıp, ertesi günleri hakkında yedi kelimeyle hikaye yazan bir servis bile açabilirim.

Bu daha çok tutulur herhalde Osmanlıca imladan. Doğum tarihini yaz, yarının nasıl geçeceğini söylesin.

Bence bizi felsefeye boğmak yerine böyle işlerle uğraşsan, hem insanların kalbine bir südûr, zihni yaralılara bir şifa sunmuş olursun.

Günde 500.000 kişiye dağıtılan bir gazetedeki 12 gruptan birine göre gününün nasıl geçeceğine inanan, doğum tarihine göre çıkarılmış kelimelere haydi haydi inanır değil mi? Hatta buna her çeşit Gematria, Kabala, Ebced hesabını ekleyip, isimden karakter tahlili, doğum yerinin enlem ve boylamından kader tayini, nüfus cüzdanındaki cilt no ve hane no'dan ahiretteki mertebe hesabı gibi diğer hizmetleri de devreye sokabiliriz.

Daha çok getirisi olacağına da inancım tam.

Madden ve manen. Tabii ki daha çok getirisi olur. İnsanların sıkıldığı konularda yazıp durmaktan ne fayda gördün şimdiye kadar, kendini de sıkmaktan başka?

Haklısın. Çok haklısın. Ancak insanların bu çok önem verdiği meseleleri azıcık da olsa dert edebilmek lazım.

Dert etmene gerek yok, ilgilensen yeter.

Zaman ayırmak lazım işte. Dert etmek dediğim o.

Zaman ayıracak ve hayatlarında bir fark yapıyormuş gibi yapacaksın. Söylediğin şeylerin onların derdine deva olacağını düşüneceksin ki, onlar da buna inansın. Sen maşallah tam tersi, ne desem faydasız diye giriyorsun bütün konuşmalara.

Ne desem faydasız ama.

İnsanlar neden konuşuyor o zaman?

Bu faydasızlığı unutturmak için. Oyun olsun ki zaman çabuk geçsin. İnsanın can sıkıntısından daha büyük düşmanı yok, konuşmanın ve okumak, seyretmek gibi ona benzer faaliyetlerin amacı bu. Hatta İnsanların pek çoğu için çalışmak da bu anlama geliyor.

Ama ne yapsın insanlar? Onun yerine ne olabilir?

İşte. Hiçbir şey yapmamak insanın elinde değil.

Sen de bu konuda onlara yardımcı olabilirsin. Eğlenecekleri, birbirlerine anlatacakları hikayeler yazabilirsin, onlara hayatlarının nasıl geçeceğini veya öldükten sonra ne olacaklarına dair güzel hikayeler bulabilirsin. Bu konularda yeteneğin varsa onlar da seni ilgiyle, parayla ve buna benzer şeylerle ödüllendirir.

Her akşam oturup bu hikayeleri yazıyorum, evet.

Bu hikayeleri büyütmelisin. Zerkubia'yı bir felsefe romanı havasından çıkarıp, daha fantastik, dağlarında atların koştuğu ve adalarda kralların birbirini boğazladığı bir romana çevirebilirsin. İnsanların hayatı zaten zor, neden daha zorlaştırıyorsun?

Rol yapamıyorum, belki sorunum budur. Üzerine gelen treni gördükten sonra arkasını dönüp, o hepimizi çiğneyinceye kadar panik yapmamaları için insanlara masal anlatmak. Buna benziyor edebiyat dedikleri. Her türü böyle.

Treni durduramadığına göre yapabileceğin ne var başka? Şurada üç gün daha yaşayacaksın ve dünyayı aynı zaman diliminde paylaşmış diğerlerine karşı da vazifelerin var.

Evet ama treni gördüğüm halde, dönüp, onlara içinde tren olmayan hikayeler anlatmamı bekliyorlar. Karanlık tünelde rayların üstüne kim daha çok oturmuş, bunun dedikodusunu yapmamı bekliyorlar. Duvarların neden nemli olduğunu, rayların arasındaki taşların neden sivri olduğunu bulmamı istiyorlar. Bunları da birazdan üzerimizde olacak tren orada değilmiş gibi yapmam gerekiyor. Ondan bahsedersem herkesin tadı kaçıyor.

Herkes biliyor aslında. Tadı kaçan sadece senin gibi bunları fazla ciddiye alanlar.

Peki bunu nasıl bu kadar unutmuş gibi yapıyorlar? Hayatlarından çıkarmış gibi, tren onlara gelip fren yapacakmış gibi yapıyorlar?

Bunu özellikle yaptıklarını sanmıyorum. Ancak hissi olarak kendilerini treni hatırlatmayacak işlerle meşgul ediyorlar. Boş bulunmanın bu kadar sıkıntı vermesi bundan.

Sözlerin bana çok yalınkat geliyor. İnsanların bu kadar basit olabildiğine inanmıyorum.

Sözlerim tabii ki yalınkat. Eğer yeterli olsalardı yazmayı bırakırdın.

[Yeni Yazılar]