Ne yazmak isterdin diye bir giriş yapmalıyım: Uzun zamandır yazdığın ilk murakabe yazısı bu.

Daha uygun olması için yazmak ister miydin diye başlamalısın.

Yazmak istediğin bir bedahet. Yazmak istemeseydin, şu an uyuyor olacağını tahmin ediyorum. Veyahut kitap okuyacağını.

Yazmak istemeseydim de yazardım. Bunun istekle bir alakası yok. Yaş ilerledikçe istemek ve yapmak arasındaki bağlantı zayıflıyor. Gençliğin tanımını bu şekilde yapabilirsin.

Eh, tamam. Yeniden sorayım o zaman, ne yazmak isterdin? İnsanların hayatını değiştirecek bir şeyler mi, yoksa eğlendirecek bir şeyler mi?

İnsanların hayatını yazıyla değiştirme fikri komik. Düşünceye en çok önemi yine düşünce adamlarının verdiğine dikkat ettin mi? İnsanların ekseriyeti fikirleri düşünce adamları kadar önemsemez.

Neyi önemserler?

Parayı, başarıyı. Bunun gibi basit ölçüleri vardır hayatta, bunun için mutlu olmaları da, mutsuz olmaları da kolaydır.

Hakaret etmiş gibi olmadın mı?

Neden? Başarının ne olduğunun tarifini basitçe yapabilen bir insanın mı başarılı olması daha kolay, yoksa bu tarifi yapmak için kırk dereden su getirenin mi? Ölçün net olduğunda nerede olduğunu görebilirsin, değilse ya kaybolursun, ya terkedersin ve terkettiğinden bile haberin olmaz.

Ancak bu aynı zamanda ulaşılması zor bir ölçü de olabilir.

Gördüğüm kadarıyla başarılı insanların en önemli özelliği hem ulaşabilecekleri, hem heyecanlandıracak bir hedef bulmalarında. Bu sayede hareket edebiliyorlar. Sen oturduğun yerde başarının ne olduğunu düşünürken onlar başarılı oluyor.

Sen de bu sebepten mi hareket edemiyorsun?

Herhalde, evet. Son zamanlarda çalışıyorum gerçi. Tembelliğimden şikayet edersem ekstradan münafıklık olur. O kadar tembel değilim, az tembelim ama övünecek kadar değil.

Övünüyor muydun önceden?

İnsanın şikayetiyle övünmesi arasındaki perde kalın değil. Uykusuzluktan şikayet eden de, tembellikten şikayet eden de, baş ağrısından şikayet eden de, aslında ben sizin bu içi boş, kof kabak dünyanızda göründüğümden fazlasına sahibim demeye çalışıyor.

Bunu anladığımdan emin değilim.

Aptallıktan şikayet eden mesela, gördün mü? Bazı şikayetlerin anlamı, aslen şikayet değildir. Ben de tembelliğimden şikayet ederken, aslında, bir kaçış halinde olduğumu söylemeye çalışıyordum. Belki yine böyle yaparım. Bir gün tembelleşirsem yeniden.

Öyle bir niyetin mi var? Veya tembelleşmeyi kendin mi istiyorsun?

Günüm giderek daha verimli ve sıkı hale geliyor. Sevdiğim konularda çalışmaya da başladım. Eğer para kazanmaya devam edebilirsem, muhtemelen pek de tembelliğe dönmem. Sıkıcı işleri paslayacak kadar da insan varsa etrafında, tembelleşmeye gerek kalmıyor.

İlginç.

Evet. İnsanın büyüdükçe tembellikten kurtulmasının sebebi, aslında yaptığı işlerin daha az sıkıcı hale gelmesi veya doğrudan faydasını görmesi denebilir. Öğrencilikteki tembelliğin hayatta doğrudan bir ölçü olduğunu düşünmüyorum. Ancak kendini kandırma veya duygularını bastırma yeteneği her daim lazım. Öğrenciliğin geliştirmesi beklenen taraf bu sanırım. Nefret ettiğin işleri yapmayı öğreniyorsun ki toplum denen organizma seni kullanmaya devam etsin.

Öğrenciyken tembel miydin?

Memleketin talebe nüfusunun takriben üçte birinin mensup olduğu zeki ama çalışmıyor grubundandım.

Haha.

Çalışmıyordum çünkü yaptığım işlerin doğrudan faydasını göreceğimi sanmıyordum. Sanmadığım kadar da varmış. Nihayetinde olduğum şey, o zamandan olmaya başladığım şeydi. Keşke daha çok ders çalışsaymışım demedim. Bazen matematikle fazla uğraşınca, eskiden zorlandığım taraflarını gülümseyerek hatırlıyorum. Gereğinden fazla dert etmişim. Daha basit düşünmeliymişim.

Hayatı karmaşıklaştırmanın bir anlamı olmalı.

[Yeni Yazılar] #yazı #başarı #toplum #öğrenim